Taekwondo demek KORE demektir
Kore demek
taekwondo demektir.Taekwondonun merkezi koredir. Nasıl ki basketbol deyince akla ABD
geliyorsa Taekwondo deyincede akla gelen ülke kesinlikle Kore'dir.Kore diğer ülkelere
nazaran çok başarılı müsabıklar yetiştirmektedir. Uluslararası müsabakalarda
ağır bir üstünlük sağlamaktadır.Diğer ülkeler yeni yeni başarılı sporcular
yetiştirmekte ve dünya ringlerine sunmaktadırlar.Ancak şunu unutmamak gerekir ki
çoğu müsabakalarda Kore'nin üstünlüğünü kırmak için kotalar konmaktadır.Misal
Sydney olimpiyatlarında erkekler ve bayanlarda 4 kategori kondu ve her ülkeden sadece 2
erkek ve 2 bayanla katılmaları sağlandı.Erkekler kategorisinde Kore sadece 2
kiloda maçlara katılabildi..Bu iki kiloyuda kazandı.Çoğu şampiyonalarada Kore özel
olarak B takımı sporcularını yollamaktadır.Bunun sebebi Taekwondonun milli sporları
olduğu ve dünyada Kore'nin tanıtımına büyük katkıda bulunduğunu bildiklerinden
diğer ülkelerde tutulmasını ve sevilmesini istiyorlar .Bu nedenle ağır
üstünlüklerini göstermek istemiyorlar ve diğer ülkelerin madalya kazanmaları için
açık kapı bırakıyorlar.
Her ülke Koreyi taklit ediyor.Neden ve niçin.Taekwondodaki bu başarının sırrı
nedir.Genç bir sporcu olarak bu soru günlük çalışmalarımda aklımdan hiç
çıkmamıştır.
Bunun cevabını bulmak için işin kökenine gitmek gerekti.Koreye gittim ve cevabını
buldum.Koreden ayrılırken bugüne değin taekwondo adına yaptığım en iyi
çalışmaları yaparak ve taekwondonun tüm sırlarını öğrenerek ülkeme döndüm.
Bu sırlar nedir? Eski zamanlarda korede dağlarda mağaralarda yaşamış ve taekwondonun
temellerini atmış olan büyük üstadların mistik sırları değil tabiki. Koreli
atletlerin çalışma metodlarındaki bilimsellik, antrenmanlarındaki disiplin ve özveri
ve ulusal programlarındaki taekwondo öğretisine verdikleri büyük değerdi.
Koreden ayrılmadan önce, çalışmalarımda nasıl bir strateji izlemem gerektiği çok
önemli idi.Benim içi iki yol vardı.Birincisi Koreli olmak.Yani bir koreli gibi onların
yıllarca üzerinde durarak pekiştirdiği döğiş stillerini almak ve
uygulamak.İkincisi döğüş stilinizi değiştirerek ve geliştirerek geleneksel kore
stili üzerinde baskı kurabilmek.İkinci medodu seçtim.Çünki bu benim doğal olarak
yıllardır çalıştığım metoddu.Sil baştan yapmak yerine çitayı yükselterek
verimli çalışmak ve bu çalışma stillerini uluslararası maç kalitesine
ulaştırmak daha kısa yoldu.Çünkü diğer ülkeleride izledim,Meksika, mısır,
ispanya ve danimarkalılar çalışma metod ve stratejilerini Korelileri yenmek
üzerine bina etmişler ve bundada başarıyı yakalamışlardı.
Koreye gittim ve aylar boyu çalıştım.Ancak onların kötü bir takliştcisi olmak hiç
işime gelmedi.Koreli sporcular için antreman bir yaşam biçimi olmuş.İşlerine göre
antrenman saatleri değil,antrenman saatlerine göre işlerini ayarlıyorlar.Sıfırdan
başlayıp onları taklit etmek ,onları yakalamam için yetersizdi.Bu nedenle kendi
metodlarımı onlarınkinin üzerine çıkarmaya karar verdim.
Koreye
çok gittim ve defalarca antrenman yaptım..Şu sonuca vardım.Koreye gitmek ve orada
antrenman yapmakla şampiyon olunmaz.Öyle olsa idi herkes Koreye gider onlarla antrenman
yapar ve Dünya şampiyonu olurdu.Kazanmanın formülü, koreye gidip yemek, içmek,plan
kurup cimnastik çalışmak değildir.1997 Amerika erkekler takımı şampiyonaya aylar
boyunca Kore'de hazırlandı ama tam bir hayal kırıklığı yaşadı.Kazanmanın
temelleri, korede taekwondo çalışmaktan daha ayrıdır.Korelilerin başarısı Koreli
olduklarından veya o coğrafyadaki gizem ve sırlardan kaynaklanmaz, çekik gözlü
olmakla taekwondoda başarılı olmak arasında bir ilişki yoktur.Önemli olan planlı,
programlı çalışmak, çalışma stil ve taktiklerini onların metodları üzerine
çıkarabilmektir.
Korede
olduğum sürece kendimi bu coğrafyaya adapte ettim.sosyal yapılarını ,kültürlerini
araştırdım.Başarılı sporcular yetiştiren bu coğrafyadaki sır ve gizem ne diye
çok merak ettim.Sonuç ABD deki ile aynı idi.ABDde nasıl basketbola değer verilir,
basketbol çalıştırıcıları ve oyuncuları manşetlerden düşmez iseler burada da
Taekwondo aynı konumda.Taekwondo çalıştırıcıları özel ilgi ve saygıya sahipler,
gazetelerde taekwondo futboldan önce geliyor.Taekwondo daha ana okullarında bile bir
çeşit beden eğitimi olarak çocuklara verilmeye başlıyor.Bizdeki basit vucüt
cimnastiği yerine Kore'de yaşlılar taekwondo yapıyorlar. Taekwondoyu her yaş gurubu
sağlıklı yaşam aracı olarak bir çeşit cimnastik hareketleri olarak
uyguluyorlar.Yaşantılarının bir parçası haline gelmiş.Bizdeki gibi hafta sonları
taekwondocusu değiller.Bu çokluk içinden otamatik olarak başarılı sporcular ve
blimsel spor tekniklerinde farklı gelişmeler doğuyor.
Çalışma partnerim
ve ben öyle müsabıklarla karşılaştıkki kendimizi köpek balıklarının arasındaki
balık gibi hissettik. Korede Kendi kilomda 45 den fazla müsabıkla maç yaptım hepsi
birbirinden arzulu ve istekli ve birbirine denk ve daha önce hiç görmediğim 45
müsabık.Hepsindede müsabaka yaparken zorlandığımı itiraf edeyim.Korede uluslar
arası bir müsabaka için sporcu tahminim birbirine denk kalitede 250-300 civarında
sporcu arasından seçiliyordur.Bu sporculardan hangisini yollarsanız uluslaarası derece
yapabilecek kalitedeler.Herhangi bir ülkedeki toplam taekwondocu sayısını ,korede
sadece bir kilo kategorisinde bulmak mümkün.Birde mükemmel tekniklere ve kaliteye sahip
olmasına rağmen müsabıklıyı seçmeyen o kadar çok insan varki şaşarsınız.
Hemen her gün tüm çalışmalara katıldım, gözlemledim, okudum, pratik olarak
çalıştım, aynı anda da çok verimli notlar tuttum. Tüm gözlemlerimi notlarıma
aktardım.Koreceyi bilmediğimden çalışmalar esnasındaki konuşmaları, diyalogları,
tartışmaları , tekniklerin izahlarını hiç anlayamadım. Ben ve çalışma partnerim
,pratiklerin ne anlama geldiğine ilişkin konferanslarda saf saf sağa sola bakındık,
ne demek istediklerini çok merak ettik.Bu karşılıklı anlaşamamazlıktan dolayıda
çok iyi bir partner olamadım.Tam bir bela idim.Karşımdaki korelli benle antrenmanda
çok zorlanıyor idi. Bu nedenle çoğu koreli karşıma geçip
çalışmaktan kaçıyordu.Sonunda problemi onların dilini bana çok iyi çeviren bir
arkadaş bularak çözdüm.Profösörlerin yaptıkları uzun konuşmaları ve izahatlari
anlayınca teknikleri daha kolay ve kalpten isteyerek yapıyorsunuz.Hareketlerinizin
sadece şekli değil ruhuda oluyor.Çünki hangi hareketi neden yaptığınızı
bilerek yapıyorsunuz.
Bu aklıma önemli bir noktayı getirdi.Amerikan çalıştırıcılarının en büyük
eksiklerinden biride belki yetersiz dil anlaşmasından dolayı, taekwondonun bazı hassas
inceliklerini bize aktaramamalarıdır. Biz sanki onların kuru taklidini yapıyormuşuz
gibime geldi.Taklit eden ise hiç bir zaman aslı gibi olmaz.
kapsamlı stratejiler, taktikler,kompleks tekniklerin izahı, tekniklerin felsefi ve
psikolojik boyutu bazen mükemmel bir dil olmadan asla anlaşılmaz.Gel, git ,otur ,kalk
gibi basit biriki korece kelime bilmek ile onların teknikler üzerindeki izahlarını
analmak çok zordur.Anlamazsanız yorum getiremez ve birşey üretemezsiniz.Sadece kuru
taklit gibi yaparsınız.Papagan gibi veya şempaze gibi. Ruhsuz şekli bir taekwondo...
Taekwondonun bugün dünyada hızla gelişmesinin nedeni, şu anda dil
konusunun çözülmesi ve her türlü bilgi alışverişinin mükemmel yapılmasından
kaynaklanmaktadır.
Her
yıl koreye gittim düzenli onları seyrettim.Asla onları taklide çalışmadım.Onların
stillerine karşı kendi maç taktiklerimi ve oyun planlarımı yeniledim.Yeni teknik
kombineler inşa ettim. Bazıları başarılı oldu bazıları olmadı. Ancak onlar gibi
değil, kendim gibi oldum. Bu çok önemli idi. Semeresinide Dünya kupasında ve
olimpiyatlarda aldım.
Şunu son olarak
ifade etmeliyim ki Kore ile diğer ülkeler arasındaki masafe kapanmak üzeredir.Olimpik
olması nedeni ile diğer ülkeler Taekwondoya çok iyi odaklandılar ve çok teknik
sporcular yetiştirmeye başladılar. Hiç biri artık koreyi taklit etmiyor. Kendi
stilerini ve yeteneklerini geliştiriyorlar. Artık Koreli bir sporcu ile
döğüşmek diğer sporcularda olağan üstü bir korku ve heyecan vermiyor.Son dünya
şampiyonalarında bu durumu açıkça gözlemledik. Koreliler kaybetmeye başladılar.
Çünki iyi takwondocu olmak için uzakdoğulu veya çekik gözlü olmaya gerek yok.Çok
çalışmak ve kendi stillerini geliştirmek gerektiğinin farkına vardılar.Bunu
yaptıkçada, madalyalar farklı ülkeler arasında dengeli olarak paylaşılmaya
başlandı. Bir sporun güzelliği ve tadıda aslında burada.
|