Bencillik

Uzakdoğu’dan bir karınca hikayesi”

Bencillik, Hoşgörü, Sevgi

Yeniden güvenmeyi, yeniden inanmayı öğrenmeliyiz. Bu bir risktir kuşkusuz, ama her şey risk değil midir zaten.? Yeniden salt “varoluş”u aşmaya başlamalıyız. İnsan oluşumuzla bağlantı kurmalıyız.

Budistlerin bir su fıçısının içine giren bir karıncaya yöneltilen çeşitli yaklaşımlardan söz eden çok güzel bir öyküsü vardır;

Birinci kişi içeri girer, fıçıya bakar ve fıçıda bir karınca görür; karıncaya

-         “Su fıçımda ne işin var senin” diyerek onu ezer.

Karınca yok olur. İşte bu davranış bencilliktir.

İkinci kişi gelir, fıçıya bakar ve karıncayı görünce;

-         “Evet çok sıcak bir gün, karıncalar için bile çok sıcak. Hiç bir şeye     zarar vermiyorsun haydi fıçımda otur” der.               

 Bu davranış da hoşgörüdür.

Üçüncü kişi gelir içinden ne kızmak gelir, ne de hoşgörülü davranmak.

Fıçıdaki karıncayı görür görmez ona hemen bir avuç şeker uzatır.

İşte bu da sevgidir.

         Artık çözümleme yapmak zorunda olmayacağımız bir aşamaya ulaşıp doğal tepki gücünü kazandığınız zaman her şeyi başardınız demektir. 

Yolda birisi benden yardım isterse “dururum”.

Yolda birisi geçmek isterse “yol veririm”.

Birisi ağlıyorsa  “yardım edebiliyor muyum” derim.

Birisine gidip bir şey söylediğinizde, o bunun sizi ilgilendirmediğini söylerse, evet böyle bir karşılık almanız olasıdır.

Ancak insan karşılığında sevilmek için sevmez. Sevmek için sever.

Fıçının içine uzanıp karıncaya şeker vermek doğal bir davranış olduğu için yaparsınız bunu. Böyle davranınca ne yitirmiş olursunuz ?

Gizilgücü olan birçok kişi, gerçek kişiliğini göstermekten korkuyor, bir çok güzellik yitip gidiyor, çünkü egolarımızı ve korkularımızı aşamıyoruz….

                            Metin DALGIÇ