"Sincap"

  Okullar kapanmıştı. Genç taekwondocular açılmış yaz kampında idik.Günlük olağan yürüyüşümüz için sabah erkenden makilerin oluşturduğu sık koruluk içinde sessizce yürüyorduk. Kampın maskotu olan herkesin "karabaş" diye çağırdığı köpeğimiz bir o yana bir bu yana koşması  ile bu sessizliği   bozuyor küçük gurubun neşe kaynağı oluyordu. Bir süre böyle devam etti ki , bir çalıkuşu hemen önümüzdeki gizlendiği çalılıktan aniden fırladı. Karabaş hemen ileri atıldı çalıkuşunun peşine takıldı ve takip etmeye başladı. Ama birden durdu ve havayı kokladı.Tüyleri dikenleşti, kuyruğunu havaya kaldırdı,tıpkı bir aslan gibi yavaş adımlarla sürünürcesine ilerlemeye başladı. Bu kez hedefi çalılıklar arasındaki bir sincaptı.
Sincap görünüşe bakılırsa köpeğin kendine yaklaştığını görmemişti.Köpek durdu ve beklemeye başladı.Bir pençesini kaldırdı ve sincaba doğru ağır ağır ilerlemeye başladı
Eğitmenimiz yavaşça "onları iyi izleyin " diye fısıldadı."Şu anda onlar sizin öğretmenleriniz ve onlardan öğrenecek çok şeyiniz olacak"
            Adım adım köpek ve sincap arasındaki mesafe azaldı. Sincabın bir şeyden haberi yok gibiydi ve hala kendisine yaklaşmakta olan köpeğe sırtı dönüktü. Köpeğin tüm bakışları hala hiç bir şeyden kuşkulanmayan sincaba odaklanmıştı. Çok kolay bir av gibi görünüyordu.Bu belki de bir ormandaki ilk ama en kolay av deneyimi olacaktı.Aniden saldırdı.Ancak o ana kadar bihaber gibi duran sincap yaydan fırlamış ok gibi fırladı ve kaçtı ama köpeğin çok güçlü ve uzun adımları vardı.Köpek tekrar aradaki mesafeyi kapadı. Sincap için tırmanabileceği herhangi bir ağaç yoktu.En yakın ağaç yüz metre ilerde idi ki düz olarak koşsa köpek kendisini yakalar ve parçalayabilirdi.Bu bir oyun değildi köpek onu öldürmeye odaklanmıştı .Çünkü güçlü olan zayıf olanı ezer ve şu anda da güçlü   olan köpekti. Yaşayan canlılar için hayatın bu en acı yönü şu anda tüm ayrıntısı ile minik sporcuların gözü önünde önünde gerçekleşiyordu.Yaşam ve ölüm..
Sincap tam köpek üzerine geldiği zaman öyle refleks hareketle duruyor ve 90 derece sağa ve sola dönüş yapıyor ve ters istikamete koşuyordu ki ,köpek bu ani dönüşe cevap veremiyor duramadığından dengesini bozuyor ve düşüyordu.Dönüşleri yavaştı ama her defasında yinede ayaklarının uzun olmasının avantajı ile sincabı yakalıyordu.Sincap belli bir alanda dairevi koşarak ve ters istikamete ani dönüşler yaparak bu kovalamaya bir süre devam etti ve aradaki yüz metrelik mesafeyi bu şekilde  kapatarak ilk ağaca tırmandı .Köpeğin yapacağı hiç bir şey kalmamıştı. Delice çam ağacının etrafında dönüyor ve havlıyordu.Sincap kuyruğunu titreştirip incecik sesi ile cazgır hane şekilde bağırıyor çığlıklar atıyor daldan dala atlıyordu.Köpek sadece sincabın kaçışışını takip ediyordu.Deli olmuştu..Hayatının en basit avı ufacık bir sincap kendisini alt etmişti..
Öğretmen bu olaydan sonra öğrencilerine döndü.
   -"Bakın çocuklar hayat işte budur.Ne iyi nede kötü.Her şeyi bekleyen budur.Yaşam ve ölüm arasında gidip gelmek.Sincabın hayatta kalmasını sağlayan avantajları seriliği, refleksleri ve kurnazlığı idi.İkisinin de kendisine göre avantajları vardı.Ancak sincap aklı ile köpeğin avantajlarını dezavantaja dönüştürdü.Çok hızlı koşan köpeğin hızını çok ani dönüşlerle kesti ve yordu.Daha iri, daha güçlü ve daha hızlı olan değil daha akıllı olan kazandı..
     Sizin hayatta kalmanızda böyledir.Fiziksel yeteneklerinizden ziyade kendinize olan güveninizdir.Güç ve kuvveti aklınızda ve zekanızda hissetmenizdir."

                   Zaman zaman tatamiye  çıktığımızda rakibin daha güçlü olmasından korkarız. Ama bir sincap ..Evet evet küçücük bir sincap bize hayatın çok açık bir gerçeğini öğretmişti.Güç bağırmada , çağırmada, dans edip hoplamada değil, aklımızda ve düşüncelerimizde saklı idi. Ne düşünüyor ve hayal ediyorsanız o'sunuz..
Patikadan bu duygular içinde inerken, ormanın derinliklerinden hala bizim güçlü ,kuvvetli ama sincap karşısında zavallı duruma düşmüş Karabaş'ın soluk havlama sesleri duyuluyordu...