"Ok"

Yine bir yaz sıcağının altında "Yakamanastır" dağına doğru koşuyorduk.Gençliğimize rağmen dinlenme noktamız olan pınar başına vardığımızda nefes nefese kalmıştık. Hocamız bizden yaşlı ve biraz kilolu idi..Tabi ki bunun sonucu olarak da arkamızdan geliyordu.Yanımıza geldiğinde yaşının ve kilonun verdiği yorgunlukla bizden daha fazla soluyordu ve tabiri yerinde ise kan ter içinde kalmıştı..Biz dinlenmenin ve rahatlamanın verdiği keyifle.
-" Ya hocam , bayağı yaşlanmışsın .Bu işleri bırak artık " diye takılmadan edemedik.
Eğitmenimiz bir iki dakika dinlendi ..Nefesi yerine gelince de;
-" Durun çocuklar size bir Uzakdoğu hikayesi anlatayım" dedi.Zaman bol ve biz dinlemeye hazırdık...
     -"Bir varmış bir yokmuş"" diye söze başladı..
"Eski zamanlarda bir dövüş sanatçısı öğrencisi varmış ve en büyük isteği çok mükemmel bir ok atıcısı olmakmış. Bunun için kendisine çok iyi olan bir eğitmen tarif etmişler.Yanlınız yaşadığı yer ülkenin en uzak ve ücra bir köşesinde imiş.Öğrenci yılmamış ve eğitmenin bulunduğu yere kadar giderek kendisini bulmuş.Genç dinamik ve atletik bir eğitmen imiş.
Eğitmene kendisine neler öğretebileceğini ve ok atma konusundaki becerisini sormuş.Eğitmen konuşmamış.Yayını ve oku almış.Hedefe nişanlamış ve bırakmış.Ok havada ses çıkartarak hedefe yönelmiş ve tam ortasından vurmuş.
-"Harikulade" demiş öğrenci,
-"Siz bu ülkede gördüğüm en mükemmel okçusunuz."
-"Sanmam" demiş, eğitmen.
-"Benim öğretmenim benden çok daha mükemmel bir okçudur.Çünkü tüm bildiklerimi bana o öğretti.Ancak şu anda çok uzak bir yerde yaşamakta"
-"Belki onu da ziyaret edebilirim" demiş öğrenci.
Merak içinde adresini almış ve diğer bir şehirdeki bu eğitmeni görmek istemiş.Bulmak istediği eğitmeni bulmuş. Orta yaşlı biri imiş.Aynı soruları ona sormuş.Eğitmen konuşmamış.Oku  zarafet ve güç içinde çekip bırakmış.Kk havayı vızıldayarak yarmış ve hedefin tam orta noktasına saplanmış
Öğrenci hiç düşünmeden büyük bir şevk ve istekle alkışlayarak
-"Mükemmel mükemmel "
"Peki bana öğrencinizin bilmediği neleri öğretebilirsiniz ,bu yaptıklarınızı oda yapıyor " demiş.
Yaşlı eğitmen hiç konuşmamış. Tekrar yeni bir ok alarak germiş ve salmış .İkinci ok ,hedefe saplanmış ilk oka saplanarak onu parçalamış
"Aman Allah'ım" diye bağırdı öğrenci.
-"Ben her şeyi sizden öğrenmeliyim. Çünkü en mükemmeli sizsiniz."
-"İmkansız" demiş eğitmen
-" Ben size benim öğretmenimi öneririm.Şehrin doğu yakasında şu karşıki yüksek dağların arkasındadır. Ancak çok yaşlandı ve inzivaya çekildi"

Öğrenci yine yılmayarak çok uzun bir yürüyüş yapmış.O yüksek dağları aşarak ve tepelerin arasında küçük bir kulübede yaşayan yaşlı bir piri fani ile karşılaşmış.Gece vakti yaşlı eğitmen dışarıda bir ateş ile meşgul oluyor ateş ancak bir iki adım etrafı aydınlatmaya yetiyormuş. Çok yaşlı imiş elleri titriyormuş. Öğrenci
 -"Bumu bana bir şeyler öğretecek" "Bunun daha ayağa kalkmaya dermanı yok"  diyerek eğitmenin sahip olduğu hiç bir özelliğin kalmamış olduğunu düşünmeye başlamış.

Yaşlı eğitmen hiç konuşmamış, aniden yayını alarak germiş ve büyük bir hızla gecenin karanlığına bırakmış
ve sadece,
 -"Karanlıklar içinde bir yaprak ağacından düştü" demiş.
Öğrenci yanmakta olan el fenerini almış ve karanlık ormana fener yardımı ile girmiş.İleride bir söğüt ağacı görmüş.Ok söğüt ağacının gövdesine saplanmış ve ucunda asılı bir yaprak varmış.
Öğrenci ne yapacağını şaşırmış."Bu yaprağı bu karanlıkta nasıl oldu da gördün".diye haykırmış.
O çok yaşlı eğitmen yine konuşmamış.Öğrenci yanına yaklaşınca ,dehşete düşmüş..Çünkü gözleri körmüş.
Yaşlı eğitmen saygılı bir şekilde öğrenciyi selamlayarak tekrar ateşinin başına oturmuş ve titrek elleriyle onu karıştırmaya devam etmiş."

Eğitmenimiz sözlerini bitirince hiç konuşmadı ve kalkarak yukarı patikaya doğru koşmaya başladı..
Bizde gerekli dersi almış öğrencileri olarak onu takip ettik....