Saygı,
baş eğmenin daha ötesinde bir değer ifade eder.
Belli bölümlerde
Grandmaster Hee Il Cho'nun
makalesinden istifade ile yazılmıştır.
Nereden
geliyor ve sebebi nedir emin değilim.Fakın yakın zamanlarda farkına vardığım çok
önemli bir illet var. Bir iki öğrenci ile başlayan ve tüm camiayı saran bu
hastalığın adı "saygı"nın çöküşüdür.Müsabaka meydanlarında sporcu,antrenör
,teknik heyet ve hakemler arsındaki son derece itici görüntüler aslında "dojang"
larda kaybolan saygı faktörünün spor müsabakalarına bir yansımasıdır.Çoğu öğrenci ,
taekwondo salonlarına küçük yaşta girer ve eğitmenini bir baba gibi
algılar.Eğitmeni onun için sıradan bir insandan çok farklı değerler taşır.Bu
nedenle genellikle eğitmenine karşı sonsuz bir saygı vardır.Ancak taekwondodaki
gerçek anlamı ile "saygı" kavramını algılayamazsa bu şekilden ibaret kalır.
Taekwondo salonları (Dojang) sıradan bir güzellik veya bod-building salonları
gibi müessese değildir.Dojanlarda çalışma ortamı bir ailenin fertleri
arasındaki ilişki gibidir.Kötü alışkanlıkları olan bir çocuk nasıl ailesinin
toplum içindeki ismini karalar ve onurunu zedelerse taekwondoda da durum
aynıdır.Bir sporcunun yanlış tavır ve tutumları onun salonundaki tüm
arkadaşlarının ve eğitmeninin onurunu zedeler.Sıradan bir klüpte kişinin dış
toplumla ilişkisi kendini ilgilendirebilir.Ancak taekwondoda kişi salon
içi olduğu kadar salon dışı davranışlarında da bir sorumluluk içine girer.
"Saygı " faktörü davranış biçimleri ile ilgilidir. Bir taekwondocu
öğrendiği teknikler açısından insanları yaralayıcı, incitici ,zarar verici
özelliklere de sahiptir.Öğrendiklerini kötü amaçlar için kullanırsa topluma
zarar veren bir makine haline dönüşebilir.Bu nedenle taekwondo eğitmenleri
yetiştirdikleri öğrencinin "ruh ve karakter" yapısından da sorumlu tutulurlar.Bu
nedenle Taekwondo salonlarındaki "saygı" kavramının üzerinde titizlikle
durmalarının ve bundan asla taviz vermemelerinin ve en ufak bir aksama olursa
cezai yöntem uygulamalarının nedeni budur.
"Saygı" kavramını 2 temel açıdan anlamak gerekir. Gerçek "saygı" nedir ve nasıl
gösterilir.Bunu sporcunun Dojang çalışması, müsabaka dönemi ve toplum içi
davranışlarında olma üzere 3 bölümde inceleyebiliriz. Bu üç ortam sırası ile
birbirini etkileyen önemli ortamlardır.Bir sporcu salonda ne eğitim almışsa
müsabaka ortamında ve toplum davranışlarında da aynı karakter yapısını
sergileyecektir.
DOJANGDA GERÇEK SAYGI:
Çoğu öğrenciler azami derecede bilirler
ki "saygı" dojangda disiplinin sağlanması için gerekli bir öğedir.Dojangların
kendine göre kuralları vardır.Bu kurallar fabrikanın dişlileri gibidir.Dişlilere
gres yağını sürerseniz nasıl iyi çalışırlarsa "saygı" faktörü de kuralların bir
nevi gres yağıdır ve düzenli işlemeleri için şarttır.
Ancak "saygı" konusunda eğitmenin istediği "kurallara uymaktan" daha öte bir
anlam taşır.Ki buda öğrencilerin kendi arzu ve istekleri ile eğitmen ve
salonlarına olan bağlılığının devamıdır."Saygı " demek öğrencinin öğrenme
isteğinin olmasıdır.Öğrenmek için azami derecede çaba ve gayret sarf
etmesidir.Kendini geliştirmek konusunda doymak bilmez bir arzu ve istek sahibi
olmasıdır.Mükemmel bir sporcu olma konusundaki öğrenme hırsıdır. Eğitmeninin tüm
öğrettiklerini özen ve istekle geliştirme ve uygulama gayretidir.Gerçek bir
saygı budur.
Salonlarda şekli olarak baş eğip kaldıran ancak öğrenme konusunda lakayt ,
kendini vermeyen ve geliştirme konusunda gayret sarf etmeyen öğrenci
aslında en büyük saygısızlığı ediyor demektir.Sporcu için gerçek "Saygı" verilen
bilgiyi almak ve onu en iyi şekilde uygulamaktır.
Taekwondo salonuna gelen ve kayıt olan sporcu yeni başlamış ve
taekwondo felsefesini kapmamış olsa bile her şeyden önce bir öğrencidir. Bilgiyi
"alıcı" konumdadır.Bu nedenle aylık ücret ödeyerek kaydını yaptıran bir öğrenci
bilgiye aç konumda bir kişi olarak salona zamanında gelmek, sıkı çalışmak
,bilmediğini sormak, terbiyeli olmak zorundadır.Çünkü konumu bunu gerektirir.Bu
sporculuğu ve taekwondo yaşamı boyunca eğitmenine takınılması gerekli bir
durumdur.Ancak çoğu sporcu birkaç yıldan sonra tavır değişikliği içinde
"bilgiyi" alan ve ihtiyacı olan konumunu terk edip bir "eğitmen pozisyonuna
"dönüşmektedir.Biliyorum ve öğreneceğim bilgi kalmadı tavırları içinde eğitim
gün ve periyotlarını aksatmaktadır.Bu aşamadan sonra sporcuda bir performans
düşüklüğü başlar ki buda eğitmenin yıllar vererek ortaya koyduğu emeklerinin
boşa gideceği anlamını taşır.Buda ona karşı yapılan en büyük saygısızlıktır.
Taekwondo uzun emekler sonunda neticesi alınan bir spor dalıdır.Bir
eğitmen öğrencisinden sportif verimini alabilmek için yıllarca emek
verir.Verdiği bu emeğin karşılığını da öğrencisinden almak ister. Bu karşılık
asla aylık verilen ücretler değildir. Sporcu olarak elde edilecek
başarıdır.Eğitmeninin bu alın terini kullanıp bir süre sonra spor salonunu terk
eden ve dünyevi başka sebepler nedeniyle dojangı boş veren bir sporcu en büyük
saygısızlığı etmiş olur.
Taekwondo ferdi bir spor dalı görüntüsü verse de asla böyle
değildir.Bir sporcu başarıyı yakalamak için her zaman için takım arkadaşlarının
partner olarak çalışmasına ve yardımına ihtiyaç duyar. Bir taekwondocu ekip ruhu
ile çalışır.Yardım aldığı gibi yardımda da bulunmalıdır. Spor yaşantısında
sürekli Kendi nefsi ve başarısı için bencil olan bir kişi "saygı" kavramından
yoksundur.Takındığı tavırlar ile dojangtaki aile ortamını sarsan bir sporcu
hocasına karşı saygısızlık ediyor demektir.
Taekwondo bir disiplin sporudur.Bir sporcu dojang kurallarına
uyması ile var olur.Gerçek bir salon kurallarına uymakla elde edilir. Bir sporcu
eğitmeninin olduğu ortamda farklı , eğitmeninin olmadığı ortamda daha farlı
tavırlar ve çalışma direnci gösteriyorsa bu ondaki karakter zafiyetini
gösteriyor demektir.Saygı eğitmene değil, onun temsil ettiği değerlere
olmalıdır.Eğitmene veya üst kemerlere baş eğme sureti ile yapılan selamlama
şahsi kimliklerine değil yıllarca emek vererek elde ettikleri bilgiyedir.Dojang
bu bilginin yaşadığı bir okul ortamıdır.Bu nedenle dajangta tek
başına bile kalınsa çalışma ciddiyeti aynen muhafaza edilmelidir.Buda sporcudaki
güçlü şahsiyet yapısını gösterir.Gerçek saygıda budur.
MÜSABAKADA GERÇEK SAYGI:
Bir taekwondocu da olması gereken "saygı" faktörünün miktarı
öncelikle kişinin spor yaşantısında ön plana çıkar ve bu şahsiyet yapısı onun
toplumla olan ilişkilerinde de aynı özelliği gösterir.Müsabakaya çıkan bir
sporcu sadece kendisinin değil Eğitmeninin ve Dojangının kalitesini
gösteren bir aynadır.
Bir sporcunun ne olduğu daha müsabaka başlangıcında ortaya çıkar. Müsabakaya
yıkanmamış ,ütüsüz, bedeniyle uyuşmamış bir dabokla çıkan bir sporcu öncelikle
yaptığı spora değer vermiyor demektir.Bu sporcu isterse yerlere kadar
eğilerek rakibi ve teknik heyeti selamlasın.Yaptığı işe değer vermediği ve
güzelleşmesini sağlamadığı daha en baştan belli oluyor demektir.Milli olmuş
arkasında "Türkiye" yazısı yazan bir sporcunun sahte bir band çekerek yazıyı
yarım yamalak gizlemeye çalışması toplumla dalga geçmesi anlamına gelir.Herkes o
yazıyı rahatlıkla okuyorsa, İnsanları bu kadar aptal yerine koymak en büyük
saygısızlıktır. yasaksa kesinlikle kendine özel bir dabokla çıkması
aslında kurallara bağlılık olarak bir "saygı" ifadesidir.
Eğer eğitmen öğrencisinde güçlü bir karakter yapısı
oluşturmamışsa bu sporcunun müsabaka yaşantısına yansır.
Müsabaka başlangıcında Rakip sporcuyu ve hakem heyetini selamlamak şekli bir
davranış olup "saygıyı" ifade eder.Yalnız buradaki "saygı" ifadesi o an
için değil müsabaka süresince "saygılı ve kurallara uygun "davranılacağına dair
verilen bir akittir.
Gerçek "saygı" müsabaka süresince ve sonunda taekwondo felsefesine ve
karakteristiğine ne kadar uyulduğudur.
Rakibine kasti olarak faullu vuruş yapan bir sporcunun maç
öncesinde verdiği şekli selamlamanın bir özelliği olamaz.Verilen bir puan
sonrasında hakeme ve heyete sporcu tarafından yapılan itirazların ,kaskı
fırlatmaların, maç terk etmelerin, Sakatlanmadığı halde her teknikte sakatlanmış
numarası yaparak hakemleri yanıltmanın maç sonu mağlubiyetlerde hakeme ve rakibe
hakaretlerin sık yaşanmaya başladığı bir ortamda "saygı" dan bahsetmenin yersiz
olduğu ortadadır.
Müsabaka sporu haline gelen ve sadece madalyaya endekslenen günümüz
taekwondosunda maalesef kazanmak için her türlü yalan ve hileyi meşru
sayan yeni bir nesille karşı karşıyayız.Müsabakalar bize açık ve seçik
gösteriyor ki salonlarımızda taekwondonun felsefi karakteristik yapısı değil
müsabaka kazanma hileleri öğretiliyor.
Sporcuya eğitmeni tarafından ne verilmişse tatamide de o ortaya
çıkar.Müsabaka başlangıcında selamlama ile saygı konusunda sözleşen bir
sporcunun müsabaka sonucunda kaybettiği zaman takındığı agressif tavırlar
ve bir anda değişiveren ve çirkinleşen karakter yapısı dojangda bir
şeylerin eksik verildiği konusunda bir göstergedir.
SOSYAL ORTAMDA GERÇEK SAYGI:
Taekwondocu toplumda görevleri olan ve bunları yerine getirmesi için
sorumlulukları bulunan bir liderdir.Toplum kurallarına uymak ve sosyal
barışa katkıda bulunmak mecburiyetindedir. Öğrendikleri bilgi fiziksel
anlamda kötü kullanılırsa her zaman için insanlara zarar verici
özelliktedir.Bu nedenle taekwondocu Öğrendiği bilgiyi asla başkaları
adına kullanmamalı kendinin adamı olmalı ve yapacağı her hareketin
kararını kendi öz iradesi ile almalıdır. Toplumda alçak gönüllü,
mütevazı, barışçıl sevecen olmalı yaptığı sanatın aslında bir dövüş
sporu değil karakter geliştirici bir öğreti olduğunu anlatmalıdır.
Toplumda kendisine yönelen olumsuz yaklaşımlar karşısında son derece
sabırlı davranmalıdır.Bir taekwondocunun tehlikeleri önlemedeki en
önemli yaklaşımı fizik kapasitesinden ziyade tatlı dili olmalıdır.
Taekwondocu dövüş tekniklerini mükemmel bilen birisidir. Yıllarını bu
sanatla geçirmiş ve bu konuda devlet tarafından kendisine diploma
verilmiştir.Kendine güveni tamdır.Bu nedenle hiçbir zaman sıradan
insanlar gibi kendisini ispata kalkışmamalıdır. Sanatını basit sokak
kavgalarında değerlendirmek "bu sanatın " kendisine ve felsefesine en
büyük hakarettir.
Taekwondocu sanatının ve dajangının propagandasını fiziksel yetenekleri
ile değil şahsiyet ve karakteriyle yapmalıdır.
Taekwondoya ve eğitmene olan Gerçek saygı budur.
|