11-13 YAŞ GURUBUNDAKİ TAEKWONDOCULARIN BAZI FİZİKSEL PARAMETRELERİNİN SEDANTERLERLE KARŞILAŞTIRILMASI

TC.
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ
BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEK OKULU

 Tezi Hazırlayan
ERKAN KUZPINARI

 Tezi Yöneten
Yrd.Doç.Dr.SERKAN HAZAR
Niğde
Mayıs-2010

ÖNSÖZ

Bu araştırmaya 11-13 yaş gurubundaki Taekwondocular  ve  sedantar (spor yapmayan) bireyler  gönüllü olarak katılmış olup ölçümler aynı koşullarda standartlara uygun olarak alınmıştır.

Bu  çalışmada, 15 Taekwondocu ve 15 Sedanter iki gurup arasındaki farkı tespit etmek için esneklikleri, pençe kuvvetleri,sırt kuvvetleri, bacak kuvvetileri, dengeleri, yaşları, boyları ve kiloları karşılaştırıldı ve anlamlı bir farkın olup olmadığına bakıldı.

Sporcuların gelişim seviyelerinin tespiti yönünde bana yardımcı olan Niğde Bölgesi Antrenörleri’nden Orhan İNAN’ a ve sporcularına yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum.

Ayrıca bu tezin konusunun belirlenmesinde ve hazırlanmasında bana yardımcı olan, benden yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Serkan HAZAR’ a teşekkürü bir borç biliyorum.

Eğitim sürecinde benden maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen diğer bölüm hocalarıma ve  değerli aileme Teşekkür ediyorum.

 

Erkan KUZPINARI
Mayıs-2010

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ:……………………………………………...……………………………………….İ

İÇİNDEKİLER:……………………………………...……………………………………….İİ

1.GİRİŞ ……………………………………………………………………………....………1

2.GENEL BİLGİLER :……………………………………………………………...………..1

2.1.Taekwondo’nun Tanımı: ……………………………………………………….…….......1

    2.1.1Taekwondo’nun  Tarihi Gelişimi…………………………………………...…...........3

    2.1.2.Taekwondo’nın Türkiye’deki Tarihi Gelişimi……………………………...………..3

2.2.Esneklik…………………………………………………………………………...…........4

    2.2.1.Dinamik Esneklik…………………………………………………………….............5

   2.2.2.Statik-Aktif Esneklik……………………………………………………….…............5

   2.2.3.Statik-Pasif Esneklik………………………………………………………..………...5

   2.2.4.Esneklik sınırlarını etkileyen iç faktörler………………………………………..........5

  2.2.5.Esneklik sınırlarını etkileyen dış faktörler: ……………………………………...........6

  2.2.6.Esneklikte dikkat edilmesi gereken faktörler………………………………….............6

2.3.Kuvvet……………………………………………………………………………….........7

    2.3.1.Kuvvet Türleri………………………………………………………………..............7

    2.3.2.Maksimal Kuvvet: ……………………………………………………….……..........8

    2.3.3.Çabuk Kuvvet: …………………………………………………………………........8

     2.3.4.Kuvvet Gelişimi İle İlgili YapılanAraştırmalar……………………………………..8

    2.3.5.Kuvvet Antrenmanına İlişkin Yöntemsel Ölçümler…………………...…….............10

    2.3.6.Çabuk Kuvvet: ………………………………………………………………...……11

   2.3.7.Kuvvette Devamlılık……………………………………………………………........11

   2.3.8Kuvvet antrenmanlarında dikkat edilecek noktalar…………………..……..…...……11

   2.3.9.Kuvvet antrenmanı uygulamalarındaki bazı ilkeler…...……………………………..12

   2.3.10.Çocuklarda kuvvetantrenmanı……………………………………………………...13

2.4.Dayanıklılık…………………………...…………………………………………………14

    2.4.1.Genel Dayanıklılık ………………………………………………………………….15

    2.4.2.Özel Dayanıklılık……………………………………………………………………15

   2.4.3.Kısa, Orta Ve Uzun Süreli Dayanıklılık……………...…………………………..….16

   2.4.4.Aerobik Dayanıklılık…………………………………………………………..…….16

   2.4.5.Anaerobik Dayanıklılık…………………………..………………………………….17

   2.4.6.Dayanıklılık ve Kalp………………………………………………………………...19

   2.4.7.Dayanıklılık ve Kan……………………………………………………………...….19

  2.4.8.Dayanıklılık ve Akciğer…...………………………………………………………….19

2.5.Esnekliğin Tanımı ve Sportif Performanstaki Önemi……………………………............20

2.6.Sürat………………………………………………….……………………………..……23

   2.6.1.Sürat ve Kuvvet Arasındaki İlişki……………………………………..…..…………23

  2.6.2. Sürat Özelliğinin Gelişimi ve Eğitilebilirliği…………………………………….......24

3. MATERYALVE METOD………………………………………………………………...25

  3.1. Deneklerin Seçimi:…………………………………………………………………......25

  3.2. ÖlçümlerdeKullanılan Materyaller:……………………………………………………25

  3.3.Deneklere Uygulanan Ölçümler:……………………………………………………….25

  3.3.1. Dinamometre:……………………………………………………………………..…25

  3.3.2. Pençe KuvvetininÖlçümü:………………………………………………………...…25

  3.3.3.Bacak Kuvvetinin Ölçülmesi:………………………………………………………...25

  3.3.4. EsnekliğinÖlçülmesi:………………………………………………………………...25

  3.3.5.Denge Testi:…………………………………………………………………………..26

4.BULGULAR………………………………………………………………………………27

5. TARTIŞMA SONUÇ…………………………………………………………………….28

6. KAYNAKLAR……………………………………………………………………………
GİRİŞ

Spor toplumun bedeni, ruhi ve sosyal gelişmelerini, en ekonomik, pratik ve sürekli bir şekilde sürdürmelerini sağlar. Kişiler boş zamanlarını değerlendirmede kültürel faaliyetlerin yanı sıra birçoğu sporsal faaliyetlere yönelmektedir. Yönelinen faaliyetlerden bir tanesi de Taekwondo’dur.

Bir çok kitlenin yöneldiği bu sporda şimdiye kadar çok az çalışma yapılması, bunun sonucunda bu spora yönelen kimselerin kendilerini kıyaslama yapabilecekleri bir araştırma ve kaynak bulamamalarını ortaya çıkarmaktadır. Böylelikle bu araştırma, Niğde ilinde bulunan Taekwondo sporcuları ile Taekwondo yapmayan sedanterlerle kıyaslanarak Taekwondo branşının kitle olarak yayılması ve bu branşı yapanların teşviki amaçlanmıştır.

Niğde’de bulunan elit seviyedeki sporcular bu güne kadar gelişimlerinin ne ölçüde olduğunu bilmemektedirler. Bu araştırma Niğde’de bulunan elit durumdaki Taekwondocuların ulaştığı seviyeyi, sedanter gruba göre daha iyi gelişim düzeyleri ortaya konulmuştur. Böylece Taekwondo sporcusuna, Taekwondo antrenörüne aydınlatıcı bilgiler vermek ve Taekwondo sporuna bilimsel katkılarda bulunmak araştırmanın temelini oluşturmaktadır.

2.GENEL BİLGİLER

2.1.Taekwondo’nun Tanımı

Mantığın dövüş sanatı olarak tabir edebileceğimiz Taekwondo, kelime olarak el ve ayakla yapılan vuruşların ilmi, felsefesi anlamına gelir. Bunu şöyle açıklayabiliriz.

TAE:               Ayak vuruşları,

KWON:          El vuruşları,

DO: ise bu dövüş sanatının tatbiki esnasındaki izlenilecek yolun ve dövüşün felsefesi değerlerinin genel adıdır. Kişi istediği kadar esnek, istediği kadar güçlü el ve ayak vuruşlarına sahip olursa olsun eğer do kurallarını uygulamıyor ve bu sporu sadece dövüş sporu olarak görüyorsa Taekwondocu sıfatı taşıyamaz. Zira Taekwondo bir saldırı değil 20 yüzyılı aşkın bir zamandan beri Kore'de bağımsız olarak geliştirilmiş ve uluslararası çağdaş bir nitelik kazanmış olan savunma sporudur. Taekwondonun başlıca özelliği çıplak el ve ayaklarla rakibe karşı geliştirilen savunma tekniklerini içeren bir müsabaka sporu olmasıdır.

Taekwondonun tüm hareketleri bu sporun düşmana karşı savunma amacıyla geliştirildiğinden bu güne kadar, savunma ruhunun egemen olduğu bir temel üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla bu sporu saldırı olarak kullanan kimseler bu sporun ana ilkelerinden uzaklaşırlar ki Taekwondo camiası içinde yer alamazlar. Vücutlarının tüm organları ile, kendilerini savunmak için süper tekniklerle eğitilmiş olan Taekwondocuların yalnız fiziksel güçleri değil, daha da önemlisi kendilerine olan güvenleri, herkese karşı saygılı olmaları ve disiplinleri daha çok ön plana çıkar. Taekwondocu için bütün vücut bir savunma silahıdır. Saldırganları, elleri, yumrukları, ayakları veya diğer organları vasıtasıyla kolaylıkla tesirsiz hale getirme yeteneklerine sahiptirler.

Taekwondo kişinin güven duygusunu geliştirmesi bakımından büyük öneme sahiptir. Kendine güvenen insanlar daha zayıf olanlara karşı alçak gönüllü ve hoşgörülü olurlar. Her kaba kuvvetin arkasında kişinin aslında kendi nefsini ve benliğini öne çıkarma duygusu yatar. Bazen sudan sebeplerle, korkunç cinayetlerin işlenmesinde sebep olan şey, o sebebin cisim olarak değeri değil, kişideki benliğini ispat duygusudur. Taekwondocu bu nedenle kendini savunma ve karşıdakini bertaraf etme konusunda eğitimli olduğundan asla kendini ispata kalkışmaz. Çünkü ispatı zaten devletin verdiği diplomadır. Bu nedenle sabırlıdır. Hiç bir Taekwondocu’nun sokak kavgalarına karıştığı ve bir kişiyi incittiği vaki değildir. Hatta basit arbedelerde Taekwondocu, tokat yemeyi bile göze alır, incinir ama gururu kırılmaz ve aldırmaz. Ne zaman cana kasıt olursa saldıranında iyiliği için müdahaleci olur.

Yeni başlayan bir öğrenciye doğal olarak egzersizler ve disiplin ortamı zor gelebilir. Ancak sıkı ve disiplinli bir çalışma ile sonuca yaklaşılır. Bu sürenin uzunluğu manevi yapısına göre öğrencinin sabır ve dayanıklılığının göstergesi olarak bu vasıfları kazanmasını sağlar.

Başarıya ulaşmak için öğrenci sabırlı ve dayanıklı olmak zorundadır. Bunun başka alternatifi olmadığına göre, başarabilen öğrenci belki farkında olmasa da, sabır ve dayanıklılık gibi gerçektende insanlığın ihtiyacı olan iki vasfa sahip olmuş olur.  Taekwondo çalışmaları birkaç kısımdan oluşur:

1.      Poomse: Hayali dövüş anlamına gelmektedir.

2.      Hyank: Temel teknik kuralları, kültür fizik, temel teknik çalışması, ellik çalışması, ikili çalışma

3.      Müsabaka 

4.      Kırış

Çalışmaya başlamadan öğrenci salona ve hocasına selam verir. Salonda; 1: Sessizlik    2: Sigara içmemek  3: Salonda uygun kıyafetle dolaşmak  4: Selamlama gibi Do kuralları geçerlidir.
            Taekwondo akli ve ruhi beceriye dayanan, bedeni ve ruhi gelişmeyi sağlayan, her yaştaki insana hitap eden bir ahlak sporudur.

Düşünülecek olursa; eğer Do olmasaydı, katı duygu ve düşünceye sahip kişiler ki, bu insanlığın oluşundan beri vardır, öğrendikleri teknikleri ve çalışmayla elde ettikleri gücü günlük yaşantılarında hoşlanmadıkları kişilere uygulardı. Yine eğer Do olmasaydı, yetiştirilen öğrenciler toplum içinde birer patlamaya hazır bomba gibi dolaşa bilirlerdi. İşte Do'nun önemi budur. Her sporcun denetlenmesi zordur. Ancak onları yaptıkları sporu kişiye temiz ahlak üstün karakter, sabır ve dayanıklılık kazandırdığı olgusu aşılanırsa başarı elde edilir. Eğer araştırılacak olursa, hemen hemen tüm uzak doğu sporlarının kurucusu Rahip yada Budist'tir. Demek oluyor ki TAEKWONDO sadece el ve ayakla yapılan bir dövüş değil ruhi bir motivasyondur.

 Erken yaşta başlanılan taekwondo çocuğun kendine güven duygusunun artmasına, DO jank kuralları çerçevesinde toplum içinde bu saygı kültürünün gelişmesine büyük katkı sağlar. Taekwondo, selam ile başlar selam ile biter. Sporcuda aranan en önemli nitelik saygı ve disiplindir. Taekwondo nezaketle başlayıp nezaketle biter.

Sporcu salona girdiğinden itibaren tüm ciddiyetiyle bayrağı ve hocasını selamlar.

Aynı şekilde hocasına onlara eğilerek karşılık verir. Bu disiplin çalışma bitene kadar devam eder. Taekwondocu her zaman Adil, tarafsız, haklıdan yana ve vatanperver olarak yetişir.

 

2.1.1 Taekwondo’nun Tarihi Gelişimi

2000 yıl öncesine kadar Taekwondo’nun değişik isimler altında yapıldığını tarihçiler kanıtlamışlardır. Dışarıdan gelecek saldırılarda vücutlarının hayati kısımlarını korumak için iç güdüsel olarak korunması için küçük el, kol ve ayak hareketleri ile başladığı sanılmaktadır. Uzakdoğu savaşlarında bunlara ait birçok oymaya rastlanmıştır. Bu tarihlerde şimdiki Taekwondonun atası sayılan TAEKYON, SOOBAKİ ve SOOPYAKTA’nın detaylı teknikleri, tarihçiler zamanında kavrayamamış ve ilk zamanlar güreşle karıştırma hatalarına düşmüşlerdir. Tarihi gelişimi ise bu güne kadar devam etmiştir.6             

Eski Çin’de ve Japonya’da benzeri sporlara rastlanmıştır. İnsanların bunları kendi törelerine ve kültürlerine uygunlukları ile temeli yaklaşık olan sporlar günümüzde değişik birer spor dalı olarak çıkmışlardır(Karate, Kung-fu gibi).11

Taekwondo da Kore tarihinde uzun devrelerden geçmiş ve sonunda kendine özgü orijinal sporu olmuştur.11                                                                                                                      1973 yılında federe bir spor dalı haline gelmiştir. İlk zamanlar yalnızca Kore’de yapılan bu spor yüzyılımızda ve özellikle Kore savaşından sonra Dünya’ya yayılmaya başlamıştır. İlk Dünya Şampiyonası 1973 yılında yapılmıştır.23

 1988 sonu kayıtlarına göre, Asya kıtasında 34, Afrika Kıtasında 26, Amerika Kıtasında 24 ülke olmak üzere toplam 22 milyon insan tarafından yaygın olarak Taekwondo yapılmaktadır.24                                                    

            Günümüzde Taekwondo iki sistem olarak geliştirilmiştir. Bunlar, WorldTaekwondo Federation ve İnternational Taekwondo Federation adı altında toplanmış bulunmaktadır. Şu anda geçerli olan World Taekwondo Federation’dur (WTF). WTF başkanı Mr. Un Yon Kim, 1992 Barcelona Olimpiyat Oyunlarında Taekwondonun olimpik bir spor dalı olacağını söylemiştir.Böylece Taekwondo Olimpik spor dalı olarak olimpiyatlarda yerini almıştır.11

2.1.2.Taekwondo’nun Türkiye’deki Gelişimi

            Taekwondonun, ülkemizde ilk kez tanınması 1964 yılına dayanmaktadır. Bu yılda

iyi niyet gezilerine çıkmış General Choi Hong Hi başkanlığındaki gösteri ekibi ülkemizde

yaptıkları gösteriler ile çok beğeni toplamışlar ve halkımıza Taekwondoyu tanıtmışlardır.

Türkiye’de judo ve jui jutsi sporunu yaymaya çalışan Nazım Conca ve Şükrü Gencel, Taekwondoyu sevmiş, General Choi ile yaptıkları görüşmeler sonucunda Türkiye’de Taekwondoyu tanıtma girişimlerine başlamışlardır.

1969-1970 yılında yurdumuza gelen Alman Federasyonu Taekwondo antrenörü Kwon Jea Hwa ülkemizde Taekwondoyu tanıtmak amacı ile gösteriler yapmıştır.19

16 haziran 1970’de zamanın spor bakanı Sayın İsmet Sezgin, Güney Kore’den teknik direktör olarak Mr. Cho Soo-Se’yi davet etmiştir.. Mr. Cho’nun gelmesiyle Taekwondonun çehresi değişerek gerçek taekwondonun temelleri atılmıştır.

            Cho önce Ankara, İstanbul ve İzmir’de Taekwondo çalışmalarını başlatmış, daha sonra

diğer bölgelere yaymaya başlamıştır. 10 Ekim 1979’da yapılan İTF sistemi Avrupa Şampiyonasında takımımız 1. olmuştur.. Bu şampiyonaya, Batı Almanya, İngiltere, Hollanda, Fransa, Belçika, Avustralya Ve İtalya takımları katılmıştır. 1974’de Mr. Cho’nun ülkemizden ayrılmasıyla Taekwondo duraklamıştır. Mr. Chyoung Kwon Kim 1976 yılında gelmesi ile taekwondonun tekrar ilerlediği görülmüştür. Aynı yıl takımımız 1 altın, 2 gümüş ile Avrupa 3. olmuştur.19

Mr. Kim 1978 yılında Türkiye’den ayrılmıştır. Taekwondo 1980 yılına kadar Judo ve Karate Federasyonuna bağlı iken bu yılda B.T.G. Müdürü Yücel SEÇKİNER’in ve İsmet IRAZ’ın gayretleri ile ayrı bir federasyon olmuştur. İlk federasyon başkanı Prof.Dr.Esen BEDER’dir. 1995 yılında yeni federasyon başkanlığına atamayla ve daha sonra seçimle, Cengiz YAĞIZ getirilmiştir. Şimdi ise Taekwondo Federasyonu başkanı 2004 yılında seçimle gelen sayın Metin ŞAHİN’dir. Yeni federasyon kuruluşunu ilk sınavını 1982 Roma Avrupa şampiyonasında vermiştir. Takımımız 2 altın, 1 gümüş, 5 bronz madalya kazanmıştır. 1982’den 1988 yılına kadar 26 Avrupa Şampiyonu, 2 Dünya Şampiyonu Çıkarılmıştır.19        O yıldan günümüze Taekwondo büyük başarılara imza atarak dünya şampiyonlarının, Avrupa Şampiyonlarının sayısını artırmış ve artırmaya da devam etmektedir.

2.2.Esneklik

            Eklem ya da eklem serilerinin mümkün olan en geniş açıdan hareket edebilme yeteneğidir.2

Esneklik, sporda eklemlerin daha açılı olarak hareket etmesi,kasların daha yumuşak olması ve daha fazla uzamaları anlamında kullanılır.3

Kasların ve eklemleri daha yumuşak olmaları ve daha fazla açılabilmeleri müsabaka esnasında olabilecek sakatlanmalarında önüne geçer.

Esneklik aynı zamanda, genelde diz eklem etrafındaki hareket serbestliği şeklinde tanımlanır. Esneklikte bireysel farklılıklar, kasın esnekliği ve eklemi çevreleyen ,bağları etkileyen özelliklere bağlıdır.12

Eklemler daha fazla açıldığından kaslarda daha fazla açılma ve gerilme imkânı bulduğundan çok daha fazla güçlü bir kas yapısına ulaşılır.

Çoğu sporcunun esneklik tiplerinin farklılığından habersiz olduğu bir gerçektir.Bu esneklik tipleri atletlerin çalışmalarına ilişkili olarak aktivite çeşitlerine göre sınıflandırılırlar.Misal olarak biri hareket içerdiğinden dinamik (hareketlilik) esneklik olarak adlandırılırken bir diğeri statik(durağan ) esneklik olarak adlandırılır.3

Genelde Esnekliği 3 gruba ayırırız.

1.      Dinamik Esneklik

2.      Statik Aktif Esneklik

3.      Statik Pasif Esneklik

2.2.1.Dinamik Esneklik

            Dinamik Esneklik Kinetik Esneklik olarak da isimlendirilir. Dinamik Esneklik hareket anında yani teknik yaparken eklem ve kaslara limitlerinin en son haddine kadar hareket imkanı verebilme yeteneğidir. Çok kısa sürede en yüksek esneklik limitine çıkıp geriye iniş yapılır. Yani esneme süresi çok kısadır. Çünkü burada esneme amaç değil atılacak tekniğin bir parçasıdır.3

2.2.2.Statik-Aktif Esneklik

            Statik Aktif esneklik direk olarak aktif esneklik olarak da adlandırılır. Bu esneklik yeteneği organları sadece kendi zıt kas guruplarının çalışması ile esnetebilmektedir. Misal olarak bacağınız yukarı omuz hizasına ayağınızı başın üzerine hiçbir destek ve dışarıdan yardım olmadan kaldırabilmek ve bir süre öyle tutabilmektir. Yani bacağın bir kısım kasları esnerken zıt kas guruplarının aşırı gerilmesine dayalı zor bir harekettir. Ayakta pozisyon da gövdeyi 8-12 kez öne esnetmek yine aktif esnetme içine girer. Burada da karın kaslarının bir kısmı gevşerken bir kısmı kasılır. Tüm hareket vücudun kendi kas gurupları yardımı ile olur.3

2.2.3.Statik-Pasif Esneklik

            Direkt olarak pasif esneklik olarak da adlandırılır. Vücut ağırlığı veya bir aparat kullanarak vücut uzuvlarını esnetmektir. Misal olarak ayakları açmak buna örnektir. Burada ayaklar kendi kas gurupları ile değil vücut ağırlığı kullanılarak ayrıştırılır. Yine bir arkadaşın itmesi ile başın bacaklara değdirilmesidir. Burada esneme organının kendi zıt kaslarını kullanarak değil bir destek yardımı ile yapılır. Bir eş yardımıyla, karşılıklı omuzlardan kıllar ile destek alarak 8-12 kez esnetmek pasif esnetmeye girer. Pasif esnetmede yine değişik araçlardan da faydalanılabilinir. Sandalye, bar, top, sağlık topu, sopa ve elastik bir bant gibi yardımcı malzemelerden yararlanılabilir.3

            Aktif esneklik yani kimsenin yardımı olmadan esneme yöntemleri sporda başarıyı daha çok etkileyen bir esneklik yöntemidir. Aktif esneklik pasif olana göre daha etkili, daha verimli ancak ulaşması daha zor bir esneme türüdür. Daha güçlü kas yapısı ve güç ister.3

2.2.4.Esneklik Sınırlarını Etkileyen İç Faktörler

ü      Eklemin tipi ve yapısı.Bazı eklemler yapı itibariyle açılmaya müsait değildirler,

ü      Eklemin içindeki eklem kapsüllerinin esnemeye karşı olan direnci,

ü      Hareketin limitine göre kemik yapısı,

ü      Kas yapısının elastikiyeti (kas dokusu daha önden olan yaralanmalar sebebiyle (skatris dokuları nedeniyle )esnekliğini kaybedebilir),

ü      Ten donların ve ligamentlerin elastikiyeti (ligamentlerin zaten esneme kabiliyetleri yoktur. Ten donların büyük bir kısmı da esnemez),

ü      Derinin elastikiyeti (deri tabakası çok fazla elastik değildir),

ü      Yağ tabakaları (her zaman için olumsuz etkiler),

ü      Eklem kas ve dokuların ısısı( İyi bir esneme için saydığımız dokuların ısısın normal zamandakinden 12 derece daha yüksek olması gerekir.

2.2.5.Esneklik Sınırlarını Etkileyen Dış Faktörler

ü      Çalışma ortamının ısısı (ılık ve çalışmaya müsait ısıdaki bir salon esnemeye yardımcı bir faktördür.soğuk bir ortam esnemeyi önleyen bir faktördür),

ü      Günün zamanı (çoğu insanlara öğleden sonraları daha güzel esemnerler..Sabah saatlerinde esneme eksersizleri verimli olmaz.Yani kişi son sınırına kadar esneyemez.En güzel saatler 14,30- 14,00 saatleri arasıdır,

ü      Eklem sakatlanmalarından sonra eklemin veya kasın iyileşme süresi..Kısa sürede iyileşme sağlanmazsa esnemede o denli zayıf olur,

ü      Yaş (ergenlik öncesi çocuklar ,yetişkinlere göre daha fazla esnerler),

ü      Cinsiyet (kadınların esneklik kabiliyetleri erkeklere göre daha fazladır),

ü      Kişinin özel eksersiz yeteneği,

ü      Kararlı ve azimlilik (Esnekliğe kavuşmaya kararlı olan ve pes etmeyen yapıdaki kişiler esnekliğe kısa sürede ulaşırlar),

ü      Ekipman (elbise ve malzemeler kısıtlayıcı rol oynayabilirler. Dar bir eşofmanla bacakların açılamayacağı gibi),

ü      Yine bazı araştırmacılar esnekliğe etki eden en önemli faktörün bol su olduğunu söylerler. İçilen bol su tüm vücudun esneme kabiliyetini arttır. Susuz ve kuru bir vücut esneklik performansını düşürür.

2.2.6.Esneklikte Dikkat Edilmesi Gereken Faktörler

ü                 Esnekliğe kısa sürede ulaşılır. Önemli olan esnekliği devam ettirme eksersizleridir. Çünkü esneklik geri dönüşümlüdür. Sürekli çalışılmazsa ilk konuma dönülür ve emekler boşa gider. Ergenlik döneminde sporcular çok kolay esnerler. Ancak eklem ve kasları sürekli gelişim halindedir. Her gün bu değişime karşı esneme eksersizlerini yapmazlarsa esnekliklerini yiteriler.Çoğu büyük sporcunun ayaklarını açamaması, belini kıvıramaması bu yüzdendir.

ü     Bir koç yâda ortak desteği ile yapılan eksersizler daha verimlidir.

ü     Eksersiz antrenmanın sonunda vücut ısınınca soğuma amaçlı olarak yapılırsa çok daha verimli olur. Hem esneme daha güzel olur ve hem de vücuttan antrenman sonu birken toksin maddelerin atılımı kolaylaştırılır. Her antrenman sonu esnemeler 10-15 dakika yapılarak antrenman bitirilmelidir.

2.3.Kuvvet

            Sporda verimi belirleyen motorsal yetilerden biridir. Genel olarak ‘bir dirence karşı koyabilme yetisi yada bir direnç karşısında belirli bir ölçüde dayanabilme yetisi olarak tanımlanır.10

Bir kasın gerilme ve gevşeme yoluyla bir dirence karşı koyma özelliğidirç23

            Biyolojik yaklaşımla kuvvet, sporcunun bir kütleyi (kendi vücudu,rakip yada bir araç olabilir.)hareket ettirme,yani bir direnci yenebilme yada onu kas çalışmasıyla etkileme anlamına gelen bir kavramdır.

Holman: Sporcuların kondisyon düzeyi bakımından kuvvet ‘Bir kasın bir dirence karşı kasılması veya bu dirence karşı istenilen kasılmanın ölçüsünün korunması’

Weiss: Bir kas grubuna bağımlı olarak bir kasın gerilmesinin sonucu.

Werschoshanski: Hareket sonucu çalışma verimini belirleyen fiziksel bir kavram.

Akgün: İlgili kasların uygulayabildiği maksimal güç

Nett:Bir kasın gerime ve gevşeme yoluyla bir dirence karşı koyma yeteneği.

2.3.1.Kuvvet Türleri

            Değişik kuvvet sınıflamaları vardır. Bunlar;

A)Genel Kuvvet: Bir spor türüne özgü olmayan,tüm kas gruplarının çok yönlü (flex.-ext.,add.-abd) ürettiği kuvvettir.

Özel Kuvvet: Bir spor branşında gerekli olan kuvvet(sıçrama kuvveti,atış kuvveti) anlamına gelir.

B)Salt Kuvvet:Bir sporcunun herhangi bir spor aktivitesi sırasında geliştirip uygulayabildiği maksimal kuvvettir.

C)Relatif Kuvvet:Vücut ağırlığının I kg’sine karşılık olan kuvvet miktarıdır.

Relatif Kuvvet:         Salt kuvvet

                                    Vücut Ağırlığı                                             

 

                                              

Kuvvet

Maksimal Kuvvet    Çabuk Kuvvet         Kuvvet Dayanıklılğı
Dinamik Kuv  
Tepki Kuvveti  
Çekme   “
 İtme       “ 
Savurma “ 
Statik Kuv  
Dayanma Kuv
Çekme       “ 
Baskı          “ 
 
Sprint Kuvveti
Sıçrama   “ 
Patlayıcı  “
Atma       “ 
Tepki       “   
Çekme     “  
Sprint Kuvveti
Sıçrama   “ 
Patlayıcı  “
Atma       “ 
Tepki       “   
Çekme     “  

 

 2.3.2.Maksimal Kuvvet

            Sinir-kas sisteminin istemli bir kasılma sonucun ortaya çıkardığı en büyük kuvvettir. Bu kuvvet,büyük bir direncin yenilmesi yada kontrol edilmesi gereken sporlarda verimi belirler(halter).

Dinamik Kuvvet: Bu kuvvet türünde kas, kasılma sırasında kasılır.

Statik kuvvet: Bu kuvvet türünde kasta görülen bir kasılma olmaz ama yüksek bir gerilim ile kuvvet ile açığa çıkar.

2.3.3.Çabuk Kuvvet

Kasların en çabuk kasılmaları ile direnci yenen kuvvettir.20

            Sinir-kas sisteminin yüksek bir hızda kasılmasıyla dış dirençleri yenebilmesi yetisidir. Sinir-kas sistemi, kasın elastik ve kasılabilir elemanlarının refleks sistemiyle birlikte çalışması ile hızlı bir yüklenme ve tepkiyi kabul edebilir ve uygulayabilir.

Çabuk kuvvete elastik kuvvet ve patlayıcı kuvvet isimleri de verilir. Bu kuvvet türü,yüksek kasılma çabukluğu ile kas sisteminin dirençleri yenebilme yetisinin gerekli olduğu sprint,gülle atma,atlamalar gibi branşlarda verimi belirleyen yetidir.

2.3.4.Kuvvet Gelişimi İle Yapılan Araştırmalar

            Yapılan araştırmalar bayanlarla erkeklerin kas yapı kuvvetlerinde farklılıklar bulunduğunu göstermektedir.

            Hettingere göre iskelet kasları bayanlarda vücut ağırlığının %38,5’ini,erkeklerde ise %41,8’ini oluşturmaktadır. Niceliğin yanı sıra nitelik olarak da erkeklerden daha zayıf  durumda olan bayanların kas kuvveti toplamı,erkeklerinkinin %55’i ile %80’i kadardır.

Antrenman yapabilme yeteneği veya antrenmandaki gelişim bayanlarda hafta başına %3,9 iken erkeklerde %5,8 olabilmektedir.

Kol ve bacak kuvveti erkeklerde bayanlardan %60 daha fazla iken, çene ve çiğneme kaslarının kuvveti her iki cinsiyette de aynıdır.

Kasların kuvvetlenebilme yetenekleri;

v     20 yaşına kadar büyük bir hızla artar.

v     20-30 yaşları arası yavaş bir hızla gelişir.

v     30-60 yaşları arası yavaş yavaş düşer.

v     60 yaşından sonra bu özellik kaybolur.

R.Stemmler’in araştırmasına göre, kuvvetin en büyük artışı 7-9 yaşları arasında olmaktadır. Kuvvetin giderek artışı erkeklerde  11-17, kızlarda ise 13 ile 17 yaşları arasında olmaktadır.

Motorsal kuvvetin psikolojik faktörlerden hangi ölçüde etkilendiğini ve sınırların nereye kadar uzandığını Hettingere şu değerlerle açıklamaktadır:      

Otomatikleştirilen performans:          35

Fizyolojik performans hazırlığı:         35-50

Normal kuvvet yedekleri:                  50-65

Bağımsız saklanabilen yedekler:        65-100

%65-100 arasındaki bağımsız saklanabilen yedekler çeşitli stress durumlarında serbest bırakılmaktadırlar.

Hettingere ayrıca,normal insanların performanslarının hipnozla %35 oranında arttırılabilmektedir.

Sovyet antrenman bilimcilerine göre,temel kuvvet ancak maksimal yüklenmelerle sağlanabilmektedir. SSCB’de yapılan bir araştırmada 6 grup maksimallerinin %50 si ile %100’ü arasında değişik yüklerle çalıştırılmışlar ve denemelerin bitiminden sonra en fazla performans artışı maksimallerinin %80 ile çalışan grupta bulunmuştur.

Kuvvet antrenmanı sonucunda bir kas kendini genişletir yada aşağıdaki etmenlerin sonucu olarak kasın enine kesitsel gelişimi sağlanır.

1.      Fibrillerdeki miyofibrillrin büyümesi

2.      Her bir fibrillerdeki kılcal damar sayısının artması

3.      Fibrillerdeki hareketli protein olan miyozinin artması

4.      Bağ, tendon ve ligament dokularının sayısının ve kuvvetinin artması

Bütün bu olaylar, kasların kesit alanlarında bir santimetre kareye 6-12 kg. arası bir gelişim sağlar.

2.3.5.Kuvvet Antrenmanına İlişkin Yöntemsel Ölçümler

1)Alıştırmaların sayısı: Uygun bir alıştırma sayısının oluşturulması bazı antrenörler tarafından göz ardı edilir. Kas gruplarının çoğunu geliştirme istekleri yüzünden bazı antrenörler çok fazla alıştırma seçerler. Bunun sonucunda da etkinliği olmayan ve bitkin düşüren bir çalışma programı ortaya çıkar.

            Alıştırmaların Seçilmesinde göz önünde bulundurulması gerekenler;

a)      Antrenman düzeyi ve yaşı

b)      Sporun getirdikleri

c)      Antrenman evresi

2)Antrenman Yüklenmesi:

ü      Doruküstü(süper maksimal)yüklenme,kişinin max.’ini aşan yüklenme

ü      Dorukaltı(maksimal)yüklenme,kişinin max.inin %90-100’ü arası

ü      Dorukaltı(submaksimal)yüklenme, kişinin max. inin %60-90’ı arası

ü      Orta yük, kişinin maksimalinin %30-60’ına denk gelir.

ü      Düşük yük, kişinin maksimunun %30’unun altındaki herhangi bir yük oranı.

3)Set Sayısı:Antrenman yükleri ile set sayısı arasında ters bir ilişiki

 vardır. Örneğin,özelleştirilmiş bir antrenman programında yer alan bir yüksek atlayıcı birim başına 6-10 set kullanabilir ancak kas gruplarının çoğunu çalıştırmakla ilgilenen bir güreşçi sadece 3-6 set planlayabilir.

4)Tekrar Sayısı ve Uygulama Akışı: Yük ne kadar fazla olursa tekrarların sayısı ve uygulama akışı o kadar düşük olur. Kuvveti geliştirmeyi hedefleyen  alıştırmalar için tekrarların sayısı orta düzeydedir ve akıcı bir biçimde sergilenir. Kas dayanıklılığı için ise tekrar fazladır,uygulama akışı yavaş yada orta ritimlidir.

            5)Antrenman  Kapsamı

            6)Dinlenme Arası: Genellikle sporcunun antrenman uyaranına uyum sağlanmasına  paralel olarak dinlenme süresi dereceli olarak düşürülür. Fakat yük arttıkça da uzatılır. Dinlenme arasının süresi kişinin antrenman durumuna,istenen kuvvet türüne,verimin süresine ,ritme,dahil olan kasların sayısına vb. özelliklerine bağlıdır.

            Setler arası toparlanmayı kolaylaştırmak için gevşeme alıştırmaları ve hafif bir masaj oldukça etkilidir.

2.3.6.Çabuk Kuvvet

Çabuk Kuvvet İkiye Ayrılır:

1)Dönüşümsüz çabuk kuvvet:Atletizmde atma,atlama dalları,jimnastik hareketleri. eskrim vb bu sporlar bu kuvvetin önemli olduğu dallardır. Dönüşümsüz çabuk kuvvet çalışmaları için;

1.      Yük: Maksimalin %50-80’i arasında

2.      Hareket Akışı:Patlayıcı

3.      Dinlenme:3-4 dak.

4.      Set:4-6 arası.

2)Dönüşümlü Çabuk kuvvet:Kısa mesafe koşuları ve yüzme gibi dönüşümlü sporlarda önemlidir. Dönüşümlü çabuk kuvvet sporları için;

1.      Yük: Maksimalin %30-50’si arasında,

2.      Tekrar Sayısı:Maksimum 10

3.      Dinlenme:% dk.

2.3.7.Kuvvette Devamlılık

Organizmanın, uzun süre devam eden kuvvet yüklenmelerinde yorgunluğa karşı koyabilme yeteneğidir.19

Bu yetiyi geliştirmek için çalışma,az yüklenme ve çok tekrar sayısı ile yapılır. Çalışmalarda yük yerine tekrarlar arttırılır. Kaslarda fazla miktarda LA birikimi önlemek için orta düzeyde hareket temposu uygulanır. Çalışmaların yüklenme yüzdesi %20-30 arasında tekrar sayısı ise 20-40 arası amaca göre belirlenir.

 2.3.8Kuvvet Antrenmanlarında Dikkat Edilecek Noktalar

  • Maksimum kuvvet çalışması yüksek direnç gerektirir. Bu nedenle uygulama sırasında serilerdeki tekrar sayıları az olmalıdır.
  • Maksimal kuvvet ile buna bağlı olarak patlayıcı kuvvetin birlikte geliştirmek istenirse,tekrarlar çabuk kuvvet çalışmalarında olduğu gibi hızlı hareket temposuyla uygulanmalıdır. Aksi durumda çalışma amacına ulaşmaz.
  • Çabuk kuvvet çalışmalarında yenilen direnç özel spor dalına uygun olarak seçilmelidir.
  • Dinlenmeler aktif veya pasif olabilir. Gerdirme ve yumuşatma egzersizleri gerekli dinlenme süresini kısaltır.
  • İki değişik kuvvet kombinasyonu aynı çalışmada sağlanacaksa yük iyi ayarlanmadır.
  • Maksimal gerilimler sadece lokal değil santral sinir sisteminde de yorgunluk oluştururlar. Dolayısıyla genel vücut egzersizlerinden sonraki dinlenme,lokal egzersizlerinkinden  daha fazla olmalıdır.
  • Yük ölçütleri genel değerlerdir ve sadece dinamik kuvvet antrenmanları için tavsiye edilmiştir.
  • Kullanılan yükler antrenman durumuna bağlıdır. Yeni başlayanlar küçük yüklerle deneyimliler ağır yüklerle çalışırlar.

2.3.9.Kuvvet Antrenmanı Uygulamalarındaki Bazı İlkeler

1)      Kuvvet antrenmanlarını uygularken aşağıdaki günlük ve uzun süreli bazı temel  ilkelere uyulmalıdır. Bu şekilde kuvvet antrenmanlarından daha etkin biçimde yaralanabilir.

2)      Kuvvet antrenmanı önce yapılacak çalışmanın amacına uygun ısınma uygulanmalıdır. Özellikle streçhing cimnastiğinden yararlanılmalıdır.

3)      Uygulamaları yardımcı ile yapmakta yarar vardır,eşli çalışma .

4)      Antrenmanların aynı saatlerde yapılması uyum süreci açısından önemlidir.

5)      Doğru ağırlık kaldırma tekniğinin öğrenilmesi gerekir. Yanlış teknik sakatlıklara neden olabilir. Sırt ;düz ve dikey tutulmalı,topukların altı yumuşak olmalıdır.

6)      Ağırlık kaldırırken nefes al,hareketi uygularken ver nefesini presleme(nefesini tutma)

7)      Ağırlık çalışmalarının uygulandığı mevsime göre spor giysisi kullanılmalıdır.

8)      Hatalı teknikle uygulanan alıştırmalar anında kesilmeli ve aşırı zorlamaya girilmelidir.

9)      Yapılacak olan kuvvet antrenmanının açıklanması sporcuları olumlu yönde motive edecektir.

10)  Kuvvet antrenmanlarını yeterli ve dengeli beslenme ile desteklenmelidir.

11)  Kuvvet çalışmalarında iki, antrenman arası dinlenme çalışmanın yoğunluğuna göre 24-48 saat olmalıdır.

12)  Kuvvet antrenmanları amacına ve yıllık antrenmanlarının temel ilkelerine göre tüm yıla dağıtılmalıdır.

·         Kuvvet antrenmanları genel olarak, İki haftada bir uygulanırsa kuvveti korur.

·         haftada bir uygulanırsa kuvvet hafif artar

·         haftada iki uygulanırsa kuvvet artar

·         haftada üç yada daha fazla uygulanırsa iyi düzeyde artar.

13)  Sporcu yapacağı kuvvet çalışmasının yararına tam olarak inanmalıdır.

14)  Yeni kuvvet çalışmasına başlayacakların öncelikle karın ve sırt kaslarını geliştirici hareketleri yapmasında yarar vardır.

 

 

 

2.3.10.Çocuklarda Kuvvet Antrenmanı

Çocuklara yapılacak kuvvet  çalışmalarında dikkat edilmesi gereken hususlar;

1)      Çocuklar için kuvvet  çalışmaları, kuvvet gelişimini sağlamakla birlikte kemik sağlığını,genel esnekliği ve motor becerilerin korunmasını ve geliştirilmesini amaçlamalıdır. İyi hazırlanmış bir program çocuk için 30-60 dakika ve haftada üç kez çalışmayı  içermelidir.

2)      Bu tür çalışmalara başlamadan önce sağlık kontrolü yapılması ileride ortaya çıkabilecek sakatlıkları önlemede önemlidir.

3)      Kuvvet antrenmanına katılan tüm çocukların yönlendirmeleri takip edebilecek  olgunlukta olmaları gerekmektedir.

4)      Yapılacak hareketler çocukların anlayabileceği dilde olmalı  ve harekete ait teknikler titizlikle öğretilmelidir.

5)      İzometrik çalışmalara hemen hemen hiç yer verilmemelidir.

6)      Çalışma öncesi dikkatlice ısınma ve yüklenme yaptırılmalıdır.

Çocuklarda kuvvet çalışmaları gelişim aşamalarına göre önceleri genel ve çok yönlü, giderek artan şekilde branşa özgü kuvvet şeklinde düzenlenmelidir.

Yöntem

Uyarı şiddeti

Tekrar sayısı

Dinlenme

Seri sayısı

Hareketin temposu

Antrenman   ın hedefi

Tekrar yöntemi

%85-100

1-5

2-5 dk.

3-5

Patlayıcı

Dinamik max.kuv.

Tekrar yöntemi

%70-85

6-10

2-4 dk.

3-5

Akıcı ve yavaş

Maksimal kuvvet

İntensiv interval yöntemi

%30-70

6-10

3-5dk.

4-6

Patlayıcı

Çabuk kuvvet

İntensiv interval yöntemi

%30-70

8-20.

60-90 sn

3-5

Akıcı ve patlayıcı

Max.kuv. dev.çabuk kuv.devam.

Ekstensiv interval yük. Yön.

%40-60

15-30

30-90 sn.

3-5

Akıcı

Genel kuv.devamlılık.yüklenebilirlik

Ekstensiv interval yük. Yön.

%20-40

30 tekrarın üzeri

30-90 sn.

4-6

Akıcı

Kuvvet devamlılık yüklenebilirlik

Kuvvet çalışmalarında değişik antrenman yöntemleri ve kuvvet türlerine göre antrenmanların normativleri.

2.4.Dayanıklılık

Dayanıklılık, uzun süren sportif yüklenmelerde, organizmanın yorgunluğa karşı

koyabilme yeteneğidir.20

Tüm organizmanın uzun müddet devam eden sportif alıştırmalarda, yoğunluğa karşı koyabilme ve oldukça yüksek yoğunluktaki yüklenmeleri uzun zaman devam ettirebilme yeteneğini dayanıklılık olarak tanımlarız.20

Bu nedenle, dayanıklılık belki de kısa süreli ve uzun süreli dayanıklılık şeklinde sınıflandırılabilir. Kısa mesafe koşucuları gibi bir haltercinin de dayanıklılık özelliğinin iyi olması gerekir. Buna karşılık uzun mesafe koşucuları, takım sporları ve yapma süresi uzun olan spor branşlarında spor yapanların genel dayanıklılık olarak da iyi düzeylerde olması beklenmektedir. Bu nedenle dayanıklılığın bütün sporlar için gerekli bir ana motorsal özellik olduğu bilinmelidir. Ancak, sporların kendine özgü özelliklerine göre bir dayanıklılık sınıflanmasının yapılabileceği unutulmamalıdır.

Dayanıklılık bireysel, takım, mücadele, su ve sualtı sporlarında daima temel bir özelliktir. Düşük şiddetli fakat uzun süren sportif egzersizlerle geliştirilmesi gerçekleştirilen bu özellik üç ayrı fonksiyona sahiptir. Bunlardan birincisi; dayanıklılığın düşük şiddetli fakat uzun süren egzersizlerle yapılabileceğidir. İkincisi; yüklenme şiddetlerinin artmasına rağmen yorgunluğun oluşmasını geciktirmektedir. Üçüncüsü ise, dayanıklılık eğer iyi düzeylere ulaşmışsa, toparlanma veya dinlenme dediğimiz fizyolojik olay çok daha kısa süreli olacaktır.

Yukarıdaki açıklamalardan sonra dayanıklılığı bir kez daha tanımlarsak; “yüklenmelerin tekrarlanabilmesi ve bedensel yüklenmelerin aynı şiddette veya uzun süre devam etmesine karşılık organizmanın yorgunluğa karşı psikolojik ve fiziksel olarak direnç gösterebilmesi” dayanıklılıktır.

Dayanıklılık yorgunluğa karşı koyabilme özelliği olarak da tanımlanabilir. Ancak dayanıklılık bir anlamda performansla, yorgunlukla, re jenerasyonla (toparlanma) ilişkiliyken bir anlamda da enerji iade edebilme sistemleri ile koordinatif yetilerle, biyokimyasal ve psikolojik değerlerle de yakın ilişkilidir.

            Dayanıklılığı yapısal olarak analiz edersek dört farklı grupla karşılaşırız:

·         Genel ve özel dayanıklılık

·         Aerobik ve anaerobik dayanıklılık

·         Kısa, orta ve uzun süreli dayanıklılık

 

 

 

2.4.1.Genel Dayanıklılık

Genel dayanıklılık, özellikle fitness sporlarındaki antrenmanlarda oldukça önemli olmakla birlikte performans sporlarında çok ayrı bir rol oynar. Dayanıklılığın diğer formlarının ortaya çıkabilmesi ve gelişmesi için, daha da önemlisi özel dayanıklılığın oluşturulması ve geliştirilmesinde üzerinde dikkatle durulmalıdır. Spor çeşitlerine ve davranışlarına dönük egzersizlerin yapılmasında özel dayanıklılık dikkate alınması ve geliştirilmesi gereken kondisyonel özelliktir.

Kısa, orta ve uzun süreli mesafe koşucularında ve süreli antrenman kapsamlarındaki alıştırmaların rahatlıkla yapılabilmesinde genel dayanıklılık baskın bir görev üstlenir.

Genel dayanıklılık, yapılan spordaki egzersizlerde büyük kas gruplarının katılımı ile ortaya konuşan performansın uzun sürelerde gerçekleştirilebilmesi ve spora dönük ortaya çıkabilecek yorgunluğa karşı koyabilme yeteneği şeklinde de açıklanabilmektedir.

2.4.2.Özel Dayanıklılık

Özel dayanıklılık, bir spor çeşidinde, onun en iyi bir biçimde ortaya konulabilmesi için gerekenlerin en etkili biçimde ve belirli zaman dilimleri içerisinde özel yüklenmelerin başarılı bir biçimde sergilenebilmesidir.

Özel dayanıklılık antrenmanlarının farklı antrenman periyotlarındaki görünümü farklıdır. Özel dayanıklılık, tamamen maç koşullarına yönlendirilmiş beceriler ve davranışlar içerir. Ancak bunların antrene edilmesi ve mükemmel denilecek düzeylere getirilmesi belli bir zamansal süreç kapsar. Öncesinde mutlaka genel dayanıklılık özelliğinin geliştirilmesi gerekmektedir. Özel dayanıklılık öncesinde dayanıklılığı geliştirmek için en klasik yöntemlerden biri olan düşük şiddetli ve uzun süreli koşular, yüzme antrenmanları, bisikletle yapılan uzun süreli egzersizlerin kullanıldığını görmekteyiz.

Pratikteki görünüme baktığımızda özel dayanıklılık, sporlardaki teknik becerilerin optimal bir ekonomi ile sergilenebilmesi, taktiğin maç başarısını getirecek şekilde uygulaması olarak görülmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir başka konu özel dayanıklılık şeklinde açıklanan alıştırma ve hareketlerin amaca dönük bir biçimde gerçekleştirilmesinde psikolojik özellilerin öneminin unutulmamasıdır.

Özgüven, hırs, başarılı olma isteği bir maç sırasında olması beklenen psikolojik parametrelerden bir kaçıdır. Teknik beceriler eğer psikolojik antrenmanlarla desteklenirse üst düzeyde uygulanabilecektir. İyi düzeylerde geliştirilmiş teknik ve taktik beceriler kasların çalışmasında önemli bir ekonomi sağlayacak ve böylece daha az bir yorgunluk meydana gelecektir.

 

2.4.3.Kısa, Orta ve Uzun Süreli Dayanıklılık

Kısa süreli dayanıklılık, hareketin yapılmasından sonra en az 45sn ile 2dk arasında bir dinlenmenin olacağı bilinmelidir. Kısa süreli dayanıklılığın en önemli belirleyicisi, anaerobik kapasite düzeyi ile doğrudan ilişkilidir. Kısa süreli yüklenmelerde aerobik kapasitenin etkisi oldukça azdır. 45 sn’den daha kısa süren disiplinlerde kısa süreli dayanıklılık yerine kuvvet ve sürat parametreleri performansın önemli belirleyicisi olmaktadır.

              Orta süreli dayanıklılıkta, koşulan mesafe veya yapılan bir egzersiz sonrasında tekrar bir yüklenme yapabilmek için sporcunun 2 ila 12dk arasında dinlenmesi gerekir. Orta süreli dayanıklılık isteyen sporlarda enerji oluşumu birbiri ile ilişkili olarak anaerobik ve aerobik yollardan karşılanır. Orta süreli spor dallarına bakıldığında, başarılı sporcuların ortalamanın üzerinde bir aerobik kapasiteye sahip oldukları gözlenmektedir.

              Uzun süreli dayanıklılık, bir sporcunun yorgunluğa karşı koyabilmesi için yüklenmelerin arasında 11dk’dan daha çok sürede dinlenme arası verdiği egzersizlerden oluşur. Uzun süreli dayanıklılık ilk bakışta aerobik dayanıklılığın kendisidir. Ancak geliştirilmiş bir genel aerobik dayanıklılık yanında süresi gittikçe artan yarış ve karşılaşmalar da anaerobik kapasite de önemlidir. Bu yüzden yarışma dalı veya disiplini uzun süren dayanıklılık sporcuları bu antrenmanların yanında dikkatle anaerobik karakterde çalışmalar yapmak durumundadırlar.

2.4.4.Aerobik Dayanıklılık

Aerobik dayanıklılıktan ilk bahseden A.V. HİLL adında bir İngiliz Fizyologu olmuştur. Hill’e göre solunum sistemlerinin sınırlı kapasiteleri nedeniyle Zaman/Birim içindeki oksijen ihtiyacı maksimal düzeye erişince, iş artsa bile oksijen/dk aynı kalmaktadır. Kişiden kişiye farklılık gösteren bu özelliğe maksimal aerobik kapasite denir, kondisyonunda en iyi kriteridir. Antrenmanlı kişilerde submaximal dört dakikalık bir koşudan sonra nabız/dk sayısı 160 civarında ve dengededir. Oksijenin dengede olduğu bu hale devamlı verim sınırı (steady - state) denir. Antrenmanın hemen başında bu sınıra erişilemez. Önce ufak bir oksijen açığı meydana gelir. Bu antrenmanın içindeki aktif dinlenmelerle giderilebilir.

              Aerobik dayanıklılıkta yapılan işle, harcanan enerji dengelidir. Genellikle organizma oksijen borçlanmasına girmeden yeterli oksijen ortamında ortaya konan dayanıklılıktır. Aerobik dayanıklılıkta enerji, oksijen ve enerji kaynaklarından faydalanarak yanma (oksidasyon) yolu ile sağlanmaktadır.

Aerobik enerji elde edilmesi açısından, dayanıklılık tamamen organizmanın aerobik enerji üretimine dayalı olarak ortaya çıkan bir dayanıklılık türüdür. Bir başka deyişle 10 dakikalık bir sürenin üzerinde yapılan aralıksız çalışmalarda, zaman uzadıkça tamamen aerobik enerji sistemine bağlı olarak geliştirilir. Kişinin maksimal yüklenmeli bir çalışma anında kullanabildiği maksimal oksijen miktarıdır.

              Aerobik ve anaerobik dayanıklılığın birbirinden farkı, enerji oluşumundaki kimyasal süreçtir. Aerobik dayanıklılıkta egzersiz esnasında ihtiyaç duyulan oksijenle, alınan oksijen arasındaki dengeli durumdan söz edilir (steady state).

Antrenmanlarda yapılan alıştırmaların oksijenli ortamlarda ve herhangi bir oksijen borçlanmasına girilmeden uygulanmasıdır.

              A.V. Hill (İngiliz Fizyologu)’e göre bir ünite zamanda alınan oksijen, dolaşım ve solunum sistemlerinin sınırı olması nedeni ile maksimum düzeye erişince yapılan iş artsa bile VO2 kep aynı düzeyde kalır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, buna STEADY – STATE diyoruz. Steady – State uyarı eğişi, prograsive loading – artan yüklenme prensiplerine göre yükseldikçe VO2/Lt.dk sınırı da yükselir.

              Hettinger (1976), spora yeni başlayanlarda % 30, yüksek verim sporcularında % 70’in altındaki uyarı yoğunluğunun verimin artmasında bir yararı yoktur der. 7-8 haftalık hazırlık dönümün ilk 8-10 günlük bölümü aerobik kapasitenin geliştirilmesine ayrılır. Verimin artmasına orantılı olarak sezon sonuna kadar devam eder.

2.4.5.Anaerobik Dayanıklılık

Mesafe, hız, zaman arasındaki orantı, ani hızlanmalar, yön değiştirmeler, hava toplarına sıçrama, şut, şarj ve değişik mesafelerdeki sprintler anaerobik dayanıklılık ile ilgili hareketlerden sayılır. Laboratuar tetkikleri dışında kesin ölçüleri yoktur. Solunum/dk sayıları gözlem olarak yardımcı olur.

              Süratli dinamik, çok yüksek ve maksimal yüklenmelerde organizmanın vücuttaki enerji depolarından yararlanarak, herhangi bir sportif faaliyeti sürdürebilmesidir. Anaerobik çalışmaların temelinde iki reaksiyon söz konusudur:

a)      Kreatin fostat reaksiyonu : (Alaktik anaerobik yol) Bu reaksiyonda kreatin fosfat ATP’nin yeniden sentezlenebilmesi için enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır.

b)     Glikoz reaksiyonu : (Laktik anaerobik yol) Bu reaksiyon ise, karbonhidratların fermantasyonu ile sağlanmaktadır. Enerji oluşumuna bağlı olarak da laktik anaerobik asitte bir artış meydana gelir.

Aerobik ve anaerobik dayanıklılık iç içedir. Her ikisi de antrenmanlar yoluyla geliştirilebilir. Ancak anaerobik kapasitenin düzeyi aerobik kapasitenin iyi geliştirilmiş olmasına bağlıdır. Anaerobik egzersizlerde kaslar, kasılmayı oluşturacak enerjiyi ATP denilen enerji kaynaklarından karşılarlar.

Özel dayanıklılık, bir spor çeşidinde, onun en iyi bir biçimde ortaya konulabilmesi için gerekenlerin en etkili biçimde ve belirli zaman dilimleri içerisinde özel yüklenmelerin başarılı bir biçimde sergilenebilmesidir.

Özel dayanıklılık antrenmanlarının farklı antrenman periyotlarındaki görünümü farklıdır. Özel dayanıklılık, tamamen maç koşullarına yönlendirilmiş beceriler ve davranışlar içerir. Ancak bunların antrene edilmesi ve mükemmel denilecek düzeylere getirilmesi belli bir zamansal süreç kapsar. Öncesinde mutlaka genel dayanıklılık özelliğinin geliştirilmesi gerekmektedir. Özel dayanıklılık öncesinde dayanıklılığı geliştirmek için en klasik yöntemlerden biri olan düşük şiddetli ve uzun süreli koşular, yüzme antrenmanları, bisikletle yapılan uzun süreli egzersizlerin kullanıldığını görmekteyiz.

Pratikteki görünüme baktığımızda özel dayanıklılık, sporlardaki teknik becerilerin optimal bir ekonomi ile sergilenebilmesi, taktiğin maç başarısını getirecek şekilde uygulaması olarak görülmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir başka konu özel dayanıklılık şeklinde açıklanan alıştırma ve hareketlerin amaca dönük bir biçimde gerçekleştirilmesinde psikolojik özellilerin öneminin unutulmamasıdır. Özgüven, hırs, başarılı olma isteği bir maç sırasında olması beklenen psikolojik parametrelerden bir kaçıdır. Teknik beceriler eğer psikolojik antrenmanlarla desteklenirse üst düzeyde uygulanabilecektir. İyi düzeylerde geliştirilmiş teknik ve taktik beceriler kasların çalışmasında önemli bir ekonomi sağlayacak ve böylece daha az bir yorgunluk meydana gelecektir.

Dayanıklılığın Yaş Gruplarına Göre Uygun Gelişimi

Kondisyon Elementleri

5-8

8-10

10-12

12-14

14-16

16-18

18-20

 

Aerobik

Dayanıklılık

 

 

 

 

+

 

+

 

++

 

++

 

+++

 

 

Anaerobik

Dayanıklılık

 

 

 

 

 

 

 

 

+

+

++

++

+++

+++

Sembollerin Açıklanması :  bay, bayan,        +    Dikkatli Başlangıç (haftalık 1-2 kez)

 ++ Arttırılmış Antrenman (haftalık 2 kez)           +++     Performans Antrenmanı

*Grossar, Starischka, Zimmerman (1983)

 

2.4.6.Dayanıklılık ve Kalp

Kalp kasları iskelet kaslarının aksine devamlı hareket halindedirler.(Kasılma, gevşeme) Antrenman yapmayanlarda kalp ağırlığı 250-300 gram iken antrenman yapanlarda bu değerler 350-500 gram kadardır. Ancak kritik kalp ağırlığı 500 gramı aşmaz. Kalbin büyüklüğünün artması ve kalp atım volümünün yükselmesi dayanıklılık kabiliyetinin gelişmesinde etkilidir. Bunun yanında oksijen alma kapasitesinin de yükselmesi ön şarttır. Kalbin hacminin 100 ml artması, maksimal oksijen alışını 20 ml ve daha fazla arttırabilmektedir.

Daha çok kanla, kaslara oksijen girer. Oksijen enerji demektir. İnterval antrenmanlar yoluyla kalbi büyütmek mümkündür. Yine antrenmanlar yoluyla kılcal damarların sayısı artar. Böylece de daha çok yanma yoluyla enerji artışı sağlanır.,

Dinlenmede dayanıklılık antrenmanı yapan kişilerde, kalp atım sayısı dakikada ortalama 40 atım/dk, antrenmansızlarda ise 70 atım/dk’ dır. Kalbin atım hacmi spor yapmayanlarda 60-70 ml iken spor yapanlarda bu sayı 100-120 civarındadır. Dayanıklılık antrenmanları ile kalp atım sayısında düşme görülmektedir. Bunun nedeni ise kalbin atım hacminde (stroke volümde) meydana gelen artıştır. Ancak kalbin dakika atım hacminde önemli bir değişiklilik meydana gelmemektedir.

2.4.7.Dayanıklılık ve Kan

Relatif lökosit, hemoglobin ve eritrosit konsantrasyonunda sportif anlamda sadece yükseklik antrenmanında değişimler izlenmektedir. Ancak spor yapanlarda kan sıvısı miktarında bir artış görülmektedir. Kan hacminin artışı kanın tamponlama kapasitesini de arttırmaktadır. Kanın tampon sistemi içerisinde yer alan hemoglobin, plazma protein, bikarbonat ve fosfat tampon sistemlerinde meydana gelen kapasite artışı performansı geliştirmektedir. Kanın asit ortamı tamponlama yeteneğinin artışı da yorgunluğu geciktirmektedir.

2.4.8.Dayanıklılık ve Akciğer

Normal olarak dayanıklılık performansını sınırlayıcı faktör solunum değil, dolaşım sistemidir. Ancak dayanıklılık yüklenmelerine uyum süreci olarak gelişmiş bir göğüs kafesi, hipertrofiye uğrayarak kasları genişleyen akciğerin iç hacminin genişlemesi, oksijenin diffizyon yeteneğini arttırmaktır. Akciğerin dayanıklılık antrenmanlarına tepkisi daha çok genç yaşlarda görülmektedir. Ayrıca solunum fonksiyonları ve statik akciğer hacimlerinde de artış görülmektedir.

Beceri, iş yapana nispeten daha az bir eforla daha fazla iş yapma olanağı sağlar. Beceri daha ziyade değişik kas grupları arasında iyi bir koordinasyon sağlanır. Yani beceride, inter müsküler (kaslararası) koordinasyon önemlidir. Kassal bir işin kolaylıkla yapılması becerikli bir hareket özelliğidir.  Becerili bir vücut  hareketinde merkezi sinir sisteminden (MSS) kaslarda emirler entegre hareketleri doğru ve iyi bir şekilde yaptıracak miktar ve de sırada gelir.  Yeni hareketler karşısında insan aşırı duyarlılık ve aşırı aktivite gösterebilir. Fakat pratik yapa yapa hareketleri kontrole yardım eden aktif inhibitör (engelleyici, bastırıcı) bir kuvvet gelişir ve bu hareketler daha direkt ve etkili olmaya başlar.  Beceri, özünde hareket aygıtı bölümlerinin hassas motor (hareketsel)davranışlardaki koordinasyon kalitesini anlatır.

2.5.Esnekliğin Tanımı ve Sportif Performanstaki Önemi

Esneklik, genelde kelime anlamı olarak özgürce hareket edebilme anlamına gelmektedir. Teknik olarak ise; hareket edebilme oranı olarak açıklanır. Esnekliğin diğer bir tanımı ise “eklem ya da eklem serilerinin mümkün olan en geniş açıdan hareket edebilme yeteneği” şeklinde ifade edilmektedir.

İki tip esneklikten söz edilebilir. Bunlardan ilki statik esneklik diğeri ise dinamik esnekliktir. Statik esneklik; eklemlerin en son sınırına kadar açıldığı ve hareketsiz kaldığı noktadaki esnekliği ifade eder. Örneğin jimnastikte spagat oturuşta olduğu gibi. Dinamik esneklik ise eklemlerin hareket ederken meydana getirebildiği en büyük acıdır. Örneğin futbolda topa vururken kalça ekleminin esnekliği gibi. Sportif branşlar içerisinde statik ve dinamik esnekliğin önemli olduğu birçok hareket vardır. Esneklik, spor türünün ihtiyaçlarına uygun optimal bir gelişim sağlamada, kuvvet hız gibi fiziksel faktörlerin ve tekniğin gelişiminde etkili olmaktadır.

 Esneklik çalışmaları eklemlerin doğal esnekliğini korumak, optimal verimliliğini sağlamak ve sporda yaralanma riskini azaltmak açısından antrenman sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Esneklik gelişimini sağlayan programlama çok önemli bir faktördür ve şu dört aşamadan oluşur.

·         Seçilen spor dalına göre sporcunun mevcut esneklik durumunun ve olması gereken durumun belirlenmesi,

·         İhtiyaca uygun egzersizlerin ve tekniğin belirlenmesi.

·         Esneklik antrenmanlarının temel antrenman prensipleri doğrultusunda hazırlanması,

·         Sonuç değerlendirme.           

Diğer taraftan antrenman tekniklerinde olduğu gibi esnekliğin artırılmasında da temel prensip; kaslar ve ona bağlı dokuları normal durumdan daha fazla gerilmeye sevk etmek ya da normal uzunluğundan daha fazla uzatmaktır. Ancak bu zorlamalar hiçbir zaman dokulara harabiyet verecek düzeyde olmamalıdır. Esneklik çalışmaları ayrı bir antrenman programı olarak düşünülmemeli, genel antrenman programı içinde yer almalıdır. Yüklenme öncesinde uygulanan ısınma egzersizleri ve yüklenme sonrası uygulanan soğuma egzersizleri, esneklik çalışmalarının yapılabileceği en uygun devredir. Esneklik çalışmalarının bu şekilde planlanması hem zaman kaybının önlenmesine, hem de ısınma ve soğuma egzersizlerinin en iyi şekilde yapılmış olmasına hizmet edecektir.

2.6.Sürat

Sporcunun en önemli motorik özelliklerinden birisi olan sürat değişik biçimlerde tanımlanabilir.

Sürat, biyokimyasal olarak acil enerji kaynağını oluşturan ATP-CP miktarı, sinirden gelen uyarımların etkisi ile yeniden oluşum hızıdır.7

 Sürat, “sporcunun kendisini en yüksek hızda bir yerden bir yere hareket ettirebilme yeteneği” ya da “Hareketlerin mümkün olduğu kadar yüksek bir hızla uygulanması yeteneği” olarak tanımlanabilir.

              Sürat, sadece vücudu bir yerden bir yere hareket ettirmekten oluşmaz. Diğer bir deyişle tüm vücudun ya da vücut bölümlerinin bir hareketi uygularken oluşturduğu hız olarak, kısaca “Vücudu ya da bir bölümü yüksek hızda hareket ettirebilme” şeklinde de tanımlanır. Örneğin, bir boksörün yumruk atmadaki sürati, voleybolda smaç yaparken kolun sürati gibi.

 Fizik açısından ise, sürat = Yol/Zaman formülüyle tanımlanabilir.

  Sürat kavramı temelde iki bölüme ayrılır.

§         Devirli Spordaki Sürat: burada hareket frekansı, yani adım frekansı ve adım uzunluğu önemli rol oynar. Örneğin koşular gibi.

§         Devirsiz Spordaki Sürat: Bu spor dallarına ise sportif oyunları örnek gösterebilir. Hareketin uygulamasında; başlangıç uygulanış ve bitiriş bölümleri vardır. Şimdi oldukça kombine olan sürat kavramı fizyolojik ve antrenman bilimi açısından sınıflandırılacaktır.

A-    Fizyolojik Açıdan Sürat

·        Algılama sürati          

·        Reaksiyon sürati

·        Hareket sürati

·        Buda;

·        İvmenin hızı

·        Ortalama hız

·        Maksimum hız

 

B- Antrenman bilimi açısından sürat

Sınıflandırmaya göre;

§         Reaksiyon Sürati

§         Bireysel hareketin hızı

§         Hareketin frekansı

§         Hareketi devam ettirebilme yeteneği

Sınıflandırmaya göre,

§                         Reaksiyon sürati

§                         Sprint sürati

§                         Aksiyon (iş yapma) sürati

§                         Süratte devamlılık

Sınıflandırmaya (Sportif oyunlar) göre;

§                         Reaksiyon sürati

§                         Sprint sürati

§                         Teknik bir hareketin uygulamasındaki sürati

§                         Süratte devamlılık

              Yukarıda yapmış olduğumuz sınıflandırmalardaki sürat kavramlarını da aşağıdaki biçimde açıklayabiliriz.

              Hareket Sürati: Sporcunun ilk hareketi ile bitiş hareketi arasındaki geçen süredir. Örneğin, 100 m koşuda ilk çıkış ile bitiş çizgisinin arasındaki süredir.

              İvmeleme Sürati: Süratte meydana gelen değişimdir. İvmeleme hızı, ilk hız ile son hız farkının zamana bölümüdür.

              Ortalama Sürat: Ortalama sürat, hareketin zamanına ve mesafesine göre değişir. Hareket süratinin hesaplanarak koşulan metreye bölünmesiyle elde edilir.

              Maksimum Sürat: İvmelenme sürati ile elde edilen en büyük hızdır. Bir sporcunun sürati, reaksiyona, ivmeleme, ortalama ve maksimum hıza bağlıdır.

              Algılama Sürati: Algılama sürati ile vücudun pozisyonu ve uygun rotasyon hareketler düzenlenir. Algılama sürati hareketlerin daha hızlı yerine getirilmesini sağlar.

              Reaksiyon Sürati: Bir hareketi yapmak için çok süratli bir şekilde tepki gösterme yeteneğidir.21

  • Basit reaksiyon: Merkezi sinir sisteminin değerlendirilmesi daha hızlı olur.
  • Kombine reaksiyon: Merkezi sinir sisteminin cevap süresi uzundur.

Bireysel Hareketin Sürati: Vücut bölümlerinin ortaya koyduğu hareket hızıdır (boksörün kol sürati vb.). Devirsiz sporlarda görülür.

Sprint Sürati: Sporcunun yaklaşık 30 m kadar oluşturduğu süreye denir. 4-5 saniyede 28,5m arasında maksimal sürate erişir.

Süratte Devamlılık: Sporcunun süratini uzun süre devam ettirebilme yeteneğidir.

 Aksiyon Sürati: Hareketin uygulanmasında ortaya konan işin süratidir.

  2.6.1.Sürat ve Kuvvet Arasındaki İlişki

Ağırlıksız veya dirençsiz olarak kasılan kasın hızının daha büyük olacağı uzun bir süredir bilinmektedir. Direnç arttıkça, kasın kasılma hızı azalmaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi, kuvvet antrenmanının yararlan, yüklü veya dirençli hareketlerle yapılan çalışmalarda daha belirgin olmaktadır.

Kuvvet ile hız ilişkisini kavramak, kuvvet, sürat ve güç'ü geliştirmek için, kasların neden ve nasıl antrenman yapması gerektiğini ve bunlar için, basitleştirilmiş, temel ilkelerin neler olduğunun ortaya çıkarılmasına yardımcı olmaktadır.

Kuvvet antrenmanları, ağır yükleri veya dirençleri yenmeyi gerektiren hareketlerde, yararlı olmaktadır. Fakat yüksüz hareketlerin süratinin gelişmesine çok az katkısı olmaktadır. Ikai (1970) yaptığı araştırmayla şunu göstermiştir. Yalnızca kuvvet için antrenman, kuvvetin gelişmesine ve ağır yüklerle yapılan çalışmalarda hızın düzelmesine yardımcı olabilir. Yalnız sürat için antrenman, hafif yüklerle yapılan çalışmalarda, hızı geliştirmektedir. Ancak, ağır yükler altında yapılan çalışmaların hız'a katkısı olmamaktadır.

Orta düzeyde ağırlıklarla, yani 30-60 % max.la ve mümkün olan en büyük süratle yapılan çalışmalar, kuvvette, süratte ve güçte gelişmelere yol açmaktadır.

Süratte devamlılık çalışmalarında verilen aralarda oyuncular aktif olarak dinlenmeli hafif tempo koşular, topla paslaşmalar ve gerdirme egzersizlerine yer verilmelidir. Koruma antrenmanı, antrenmanın sonunda yer almalıdır. Çünkü bu antrenman sonucunda oyuncular fiziksel ve zihinsel olarak bir müddet yorgun olacaklardır. Bu antrenman sonrasında mutlaka hafif tarzda yapılan toparlanma çalışmalarına yer verilmelidir. Aşağıda süratte devamlılık antrenmanlarına birçok örnekler bulunmaktadır.

Sürat bir kütleye, bir kuvvetin etkilemesi sonucunda doğar. Süratin kuvvete olan bağımlılığı direk bağımlılıktır. Çünkü sürat, kuvvet olmadan geliştirilemez. Eğer sporcunun azami hızının geliştirilmesi isteniyorsa büyük kuvvetleri de geliştirebilecek durumda olması gerekir. Burada erişilen hız yüksekliği kuvvetin etkisine bağlıdır Bu da nesnenin hızı ile nesnenin ağırlığının çarpımıdır. .(MetrexKg/sn).Azami hareket hızları sadece dış dirençlerle yapılan hareketlerde mümkündür. Dış dirençler arttıkça hareket hızı azalır. Bu açıdan dinamik ve statik maksimal kuvvet seviyesine göre kaliteli sprinterin verimi belirlenemez.

Verim artışında çabuk kuvvetin etkisi önem kazanır. Devirli sürat sporlarında uyarı sonucunda kasılıp gevşeme süreci yüksek frekansla olur. Buna göre merkezi sinir sisteminin arka arkaya çabuk tekrarlanan ve patlayıcı olarak mümkün olduğu kadar çok kas gurubu harekete geçirici yüksek frekanslı uyaranlar vermesi gerekmektedir. Bu sinir sistemi ve kassal ilişkinin bir arada oluşturdukları hareketlilik yeteneğine bağlıdır. Burada kasılma ve gevşeme çabuk olarak değişmektedir. Sürat özelliğinin biçimsel farklılıkları (reaksiyon süresi hareket hızı hareket frekansı) sürekli bir metodik geçerlilik ortaya koyarlar. (T.bağırgan,Sürat çalışmaları)

 2.6.2. Sürat Özelliğinin Gelişimi ve Eğitilebilirliği

Antrenmansız bir yetişkin, uygun antrenman yöntemleriyle çalıştırılırsa kendi en iyi 100m derecesini ortalama olarak %15-20 oranında iyileştirebilir. Çok özel durumlarda bunun üzerine çıkılabilir. Buna karşılık antrenmansız bir yetişkin 10000m koşusundaki performansını uygun antrenmanlarla %90 iyileştirebilmektedir. Bu durumda, sürat konusunda ‘‘ insan sprinter doğar, sprinter olunmaz’’ ifadesini kabul etmek gerekir. Buna karşılık karmaşık hareketlerden oluşan temel sürat özelliği yüzde olarak yüksek bir oranda antrenmanla geliştirilebilmektedir. Örneğin; kısa mesafe yüzmede performans (çocukluktan yetişkinliğe) %100 geliştirilebilmektedir.

              Sürat yeteneğinin erken yaşlardan itibaren eğitilmeye başlanmasında bazı güçlükler vardır. Bu güçlükler;

ü      Psikolojik olarak hazır olabilmek (istek ve yoğunlaşabilme bakımından),

ü      Sürat eğitimiyle aynı zamanda başlaması gereken sportif tekniklerin eğitimi ve bunun ön şartı olan koordinatif eğitimin de devreye girmiş olması,

ü      Yine belirtmek gerekir ki, sürat gelişimi diğer kondüsyonel yeteneklerle yakından ilgilidir (Çabuk kuvvet, hareket genişliği, kasların gevşeyebilme yetenekleriyle).

ü      Sürat çalışmaları çabuk yorgunluğa sebep olur bu bakımdan öbür kondüsyonel özelliklerin gelişmişliğini göz önünde bulundurmak gerekir.

İKİNCİ BÖLÜM

3. MATERYAL VE METOD

3.1. Deneklerin Seçimi:

            Niğde bölgesi Dünya Spor Kulubü Taekwondocuları ve Toki İlköğretim Okulu Sedanter öğrencilerinin gönüllü olarak katılımlarıyla ölçümleri yapılmıştır.

            Deneklerin fiziksel ve fizyolojik herhangi bir kusurları bulunmamaktadır. Bu çalışmada yer alan her iki gurubunda ölçümleri aynı şartlar ve aynı çalışma ortamında yapılmıştır.

            Deneklere ölçümler hakkında bilgi verildi. Kuvvet ölçümü yöntemlerinden faydalanılarak taekwondo sporcularına ve sedanter guruba el pençe kuvvet, bacak kuvveti, sırt kuvveti, flamingo denge testi, esneklik, testleri  yapılarak değerleri karşılaştırıldı.

3.2. Ölçümlerde Kullanılan Materyaller:

             Bu çalışmada baskül, boy skalası, el dinamometresi, bacak dinamometresi, Kronometre, şerit bant, düdük, esneklik otur uzan (sit and reach) testi, flamingo denge aleti kullanılmıştır.

3.3. Deneklere Uygulanan Ölçümler:

3.3.1. Dinamometre:

Teker marka back strength dynomametre modelli araçla ölçüm alındı.

Pençe bacak kuvveti ölçen dinamo metreler basınç prensibine göre çalışır. Dinamometreye bir dış güç uygulandığında çelik tel gerilir ve ibreyi hareket ettirir.

3.3.2. Pençe Kuvvetinin Ölçümü:

Bu ölçüm el dinamometresiyle gerçekleştirildi. Denekler ayakta iken taker marka physıcal fıtncss test modelli araçla ölçüm yapıldı. Kolu bükmeden ve vücuda temas ettirmeden kol vücuda 45 derecelik açı konumundayken ölçüldü. Bu durum 2 kez tekrarlandı. En iyi değer kg olarak kaydedildi.

3.3.3. Bacak Kuvvetinin Ölçülmesi:

Dizlerin bükük durumda dinamometre sehpasının üzerine ayaklarını yerleştirdikten sonra kollar gergin sırt düz ve gövde öne eğik durumdayken elleriyle kavradıkları dinamometre barını dikey olarak maksimum oranda bacaklarını kullanarak yukarı çektikleri. Teker marka back strength dynomametre modelli araçla ölçüm alındı.

3.3.4. Esnekliğin Ölçülmesi:

Testin Tanımı: oturur durumda gövdenin mümkün olduğunca öne uzanması.

Araçlar: Test Sehpası uzunluk 35 cm, genişlik 45 cm, yükseklik 32 cm.

Sehpanın üst yüzey ölçüleri; uzunluk 35 cm, genişlik 45 cm üst yüzeyler ayakların dayandığı yüzeyden 15 cm daha dışarıdadır. 0,50 cm’lik ölçüm cetveli üst düzeyde 5 cm lik paralel çizgi aralıklarıyla belirlenmiştir.

            Uygulanışı: denek yere oturur, ayak tabanını düz şekilde test sehpasına dayar dizler bükülmeden, gövde öne doğru eğilir ve en uzun noktaya ulaşılmaya çalışılır. Deneğin dizlerini bükmeden test iki defa tekrarlanır ve yüksek olan değer kaydedilir.

3.3.5. Denge Testi:

Flamingo denge testi uygulandı; boyutları belli bir kiriş üzerinde tek ayakla denge sağlanmasıdır. Gövdeye çok iyi yapışmış kaplama malzemesi ile örtülü 50 cm uzunluk, 4 cm yükseklik ve genişliği 3 cm olan tahta kiriş, kirişin hareket etmesi için 15 cm uzunluk ve 3 cm genişlikte iki iki ayak üzerine oturtulmuştur.

            Denek tercih edeceği ayağını iki kiriş uzunluğuna ekseni üzerine mümkün olduğunca uzun süre ayakta dengesini korumaya çalışır. Serbest kalan bacağını bükerek flamingoyu taklit suretiyle aynı taraftaki eliyle ayağını taraktan tutar. Diğer koluyla dengeyi korumaya çalışır. Doğru pozisyon almak için test yöneticisinin kolundan destek alır. Bu destek sona erdiğinde test başlamış olur.

            Vücudun herhangi bir kısmı yer ile temas ettiğinde teste ara verilir. 1 dakikalık sürede deneğin kaç kere düştüğü kaydedildi iki tekrar edildi ve en iyi sonuç alındı.

 BULGULAR

 

Değişkenler

 

Branşlar

N

Ortalama

SS

T

P(anlamlılık)

Yas

 

Taekwondo Yapan

15

12

,915

,000

1,000*

 

 

Taekwondo Yapmayan

15

12

,743

 

 

Boy

 

Taekwondo Yapan

15

1,46

,082

,842

,407*

 

 

Taekwondo Yapmayan

15

1,43

,072

 

 

Kilo

 

Taekwondo yapan

15

42

5,72

-,562

,579*

 

 

Taekwondo Yapmayan

15

44

8,33

 

 

El kavrama

 

Taekwondo yapan

15

19,53

5,16

1,363

,184*

 

 

Taekwondo Yapmayan

15

17,13

4,45

 

 

Bacak kuv.

 

Taekwondo Yapan

15

66

14,01

2,444

,021**

 

 

Taekwondo Yapmayan

15

54

11,88

 

 

Sırt kuvveti

 

Taekwondo Yapan

15

61

11,18

,979

,336*

 

 

Taekwondo Yapmayan

15

57

12,99

 

 

Denge

 

Taekwondo Yapan

15

8,6

1,75

-3,205

,003**

 

 

Taekwondo Yapmayan

15

11

2,20

 

 

Esneklik

 

Taekwondo Yapan

15

25

4,45

3,871

,001**

 

 

Taekwondo Yapmayan

15

20

3,40

 

 

 

*p<0,05 **p<0,01

 

Tablo:1 Yaş Parametresi

Değişken

Yaş

Sayı

Aritmetik ortalama:

Standart sapma: SS

T Testi

P (anlamlılık)

Taekwondo Yapan

15

12

,915

,000

 

1,000*

 

Taekwondo Yapmayan

15

12

,743

 

Tablo:2 Boy Parametresi


 

Değişken

Boy

Sayı

Aritmetik ortalama:

Standart sapma: SS

T Testi

P (anlamlılık)

Taekwondo Yapan

15

1,46

,082

,842

 

,407*

 

Taekwondo Yapmayan

15

1,43

,072

 

Tablo:3 Kilo Parametresi

 

Değişken

Kilo

Sayı

Aritmetik ortalama:

Standart sapma: SS

T Testi

P (anlamlılık)

Taekwondo Yapan

15

42

5,72

-,562

,579*

Taekwondo Yapmayan

15

44

8,33

 

 

Tablo4 El kavrama Parametresi

 

Değişken

El kavrama

Sayı

Aritmetik ortalama:

Standart sapma: SS

T Testi

P (anlamlılık)

Taekwondo Yapan

15

19,53

5,16

1,363

,184*

Taekwondo Yapmayan

15

17,13

4,45

 

 

Tablo:5 Bacak kuvveti Parametresi

 

Değişken

Bacak kuvveti

Sayı

Aritmetik ortalama:

Standart sapma: SS

T Testi

P (anlamlılık)

Taekwondo Yapan

15

19,53

5,16

2,444

,021**

Taekwondo Yapmayan

15

17,13

4,45

 

Tablo:6 Sırt kuvveti Parametresi

 

Değişken

Sırt kuvveti

Sayı

Aritmetik ortalama:

Standart sapma: SS

T Testi

P (anlamlılık)

Taekwondo Yapan

15

61

11,18

,979

,336*

Taekwondo Yapmayan

15

57

12,99

 

Tablo:7 Denge Parametresi

 

Değişken

Denge

Sayı

Aritmetik ortalama:

Standart sapma: SS

T Testi

P (anlamlılık)

Taekwondo Yapan

15

8,6

1,75

-3,205

 

,003**

 

Taekwondo Yapmayan

15

11

2,20

 

Tablo:8 Esneklik Parametresi

 

Değişken

Esneklik

Sayı

Aritmetik ortalama:

Standart sapma: SS

T Testi

P (anlamlılık)

Taekwondo Yapan

15

25

4,45

3,871

,001**

Taekwondo Yapmayan

15

20

3,40

 

 

 

 

TARTIŞMA VE SONUÇ:

 

            Son yıllarda sporcuların bilimsel olarak fiziksel ve fizyolojik özelliklerini bilmek giderek önem kazanmaktadır. Ulusal sporcuların fizyolojik ve fiziksel özellikleri, uygulanmakta olan ve uygulanacak antrenman programlarını kontrol etmek, yeni programlar geliştirmek ve sporcuları müsabaka esnasında en yüksek performansa ulaştırmak için kullanılmaktadır. Aynı zamanda taekwondocuların fizyolojik ve fiziksel özelliklerinin belirlenmesi, yapılacak yeni araştırmalara kriter olunabileceğinden önemlidir. Bu çalışmanın amacı Taekwondo yapan ve yapmayanları karsılaştırarak aradaki faklılıklardan yola çıkarak farklılığın ne oranda gerçekleştiğinin anlaşılmasına yönelik bir çalışmadır.

            Değişkenlere göre iki grup üzerinde yapılan araştırmalara göre Taekwondo yapanlarda yaş ortalalamarı 12±915 olarak saptanırken Taekwondo yapmalarda ortalama 12±743 olarak bulunmuştur farklı bir sonuç oluşmama nedeni olarak deneklerin yaşlarına bir sınırlandırma getirilerek aynı yaş grubuna uygulanmasından kaynaklandıgı düşünülmektedir.(Tablo:1)

            Varol t. Malatya’da bulunan ulusal seviyedeki Taekwondo Sporcuları ile bölgesel seviyedeki Taekwondo sporcularının fiziksel ve fizyolojik özelliklerinin incelenmesi yaş ortalaması 24.5, olarak saptamıştır.[1]

Varol t’nin yaptığı çalışma ile bizim yaptığımız tez arasında farklılığın oluşma nedeni, uygulanan tezin amaç olarak farklı hedefi amaçladığından dolayı farklı yaş gruplarına uygulandığından kaynaklandıgı düşünülmektedir.

Taekwondocu deneklerimizin boy değerlerinin aritmetik ortalaması 1,46±082 cm ve Taekwondocu olmayan deneklerin boy değerlerinin aritmetik ortalaması 1,43±072 olarak bulunmuştur. Boy değerlerine  bakıldığında Taekwondocu denekler ile Taekwondocu olmayan denekler arasında P 407 istatistik!  olarak önem seviyesine göre anlamlı bir fark saptanmamıştır. (P>0.05) (Tablo:2)

            Bu durum gelişim yaşındaki çocukların aynı boyda veya kilo olmasından kaynaklandıgından düşünülmektedir.

            Ramazanoğlu, elit sporcularda boy ölçüsünü 177 cm, normal sporcularda ise 176.2 cm olarak bulmuştur.[2]

            Ramazanoğlu’nun yaptığı çalışmada boy parametresindeki farklılık tezin farklı yaş gruplarına uygulandığından kaynaklandığı düşünülmektedir.

 

            Taekwondocu deneklerimizin kilo değerlerinin aritmetik ortalaması 42,±5,77 cm ve Taekwondocu olmayan deneklerin boy değerlerinin aritmetik 44±8,33olarak bulunmuştur. Kilo değerlerine  bakıldığında Taekwondocu denekler ile Taekwondocu olmayan denekler arasında P 579 istatistik!  Olarak önem seviyesine göre anlamlı bir fark saptanmamıştır. (P>0.05) (Tablo:4)

            Anlamlı bir fark oluşmasına rağmen gelişim seviyesindeki enerji ihtiyacının fazlalığından kaynaklandığı düşünülmektedir.

            Ramazanoğlu elit sporcuların ağırlık ortalamaları, 65 kg, normal sporcuların ağırlık ortalamalarını, 65.92 kg bulmuştur.

Varol t. Malatya’da bulunan ulusal seviyedeki Taekwondo sporcuları ile bölgesel seviyedeki taekwondo sporcularının fiziksel ve fizyolojik özelliklerinin incelenmesinde ağırlık ortalamaları, 71.25 kg. bulunmuştur.[3]

            Ramazanoğlu ve Varol t. yaptığı çalışmada kilo ortalamaları olarak çalışmamızla örtüşmemektedir. Bunun nedeni olarakta farklı yaşlardaki deneklerin olmasından kaynakladığı düşünülmektedir.

Taekwondocu deneklerimizin el kavrama değerlerinin aritmetik ortalaması19,53,±5,16 cm ve Taekwondocu olmayan deneklerin el kavrama  değerlerinin aritmetik 17,13±4,45 olarak bulunmuştur. El kavrama değerlerine  bakıldığında Taekwondocu denekler ile Taekwondocu olmayan denekler arasında P 184 istatistik!  Olarak önem seviyesine göre anlamlı bir fark saptanmamıştır. (P>0.05) (Tablo:5)

            Pençe Kuvveti: Yapılan ölçümler sonrası ulusal sporcularda ortalama(sağ el-sol el) 53,62 kg., 49,75 kg, bölgesel sporcularda ise ortalama(sağ el-sol el) 36,37 kg.-33,62 kg. bulunmuş olup ulusal seviyedeki Taekwondocuların, pençe kuvvetleri bölgesel seviyedeki taekwondoculara göre daha kuvvetli oldukları görülmektedir. Bu da elit seviyedeki sporcuların kondisyon antrenmanlarını düzenli yaptıkların sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

            Taşkıran, Etibank Sas Güreş takımının, iki pençe kuvveti ortalamasını, 81.9 kg, ABD milli takımının ortalamasını ise 99.13 kg olarak bulmuştur.[4] Etibank Sas takımının, kuvvetli pençe ölçümü ortalamasını, 43.8 kg, ABD milli takımının ortalamasını ise 50.38 kg olarak bulmuştur. Yine aynı çalışmada, Etibank Sas takımının zayıf pençe ölçümü ortalamasını, 38.1 kg, ABD milli takımının ortalamasını ise 48.75 kg olarak bulmuştur[5].

Taşkıran  ve Varol t. yaptığı çalışmada kilo ortalamaları olarak çalışmamızla örtüşmemektedir. Bunun nedeni olarakta farklı yaşlarda olmalarından kaynakladığında düşünülmektedir.

            Taekwondocu deneklerimizin bacak kuvveti değerlerinin aritmetik ortalaması 66,±14,01cm ve Taekwondocu olmayan deneklerin boy değerlerinin aritmetik 54±11,08olarak bulunmuştur. Bacak değerlerine  bakıldığında Taekwondocu denekler ile Taekwondocu olmayan denekler arasında P 021 istatistik!  Olarak önem seviyesine göre anlamlı bir fark saptanmıştır. (P<0.05) (Tablo:6)

            Yapılan çalışmada bacak kuvvetinin farklı çıkma nedeni olarak Taekwondo sporu yapan çocukların kendi vücut ağırlarıyla da olsa belli bir yükün altına girmesinden kaynaklandıgı düşünülmektedir.

            Bacak kuvveti parametresinde 10 yas ile 12 yasları arasında, 12 yas daha yüksek p<0,01 düzeyinde, 11 yas ile 12 yasları arasında, 12 yas daha yüksek p<0,01 düzeyinde anlamlı farklılık bulunurken, diger yas grupları arasında p>0,05 düzeyinde anlamlı farklılığa rastlamıştır.[6]

            Taekwondocu deneklerimizin sırt kuvveti değerlerinin aritmetik ortalaması 61,±11,18cm ve Taekwondocu olmayan deneklerin boy değerlerinin aritmetik 57±12,09 olarak bulunmuştur. Bacak kuvveti  değerlerine  bakıldığında Taekwondocu denekler ile Taekwondocu olmayan denekler arasında P 021 istatistik!  Olarak önem seviyesine göre anlamlı bir fark saptanmamıştır. (P<0.05) (Tablo:7)

            Taekwondocu deneklerimizin denge değerlerinin aritmetik ortalaması 8,6,±1,75cm ve Taekwondocu olmayan deneklerin denge değerlerinin aritmetik 11±2,20 olarak bulunmuştur. Denge değerlerine bakıldığında Taekwondocu denekler ile Taekwondocu olmayan denekler arasında P 003 istatistik!  Olarak önem seviyesine göre anlamlı bir fark saptanmamıştır. (P<0.05) (Tablo:8)

            Denge süresi parametresinde 10 yas ile 12 yasları arasında 12 yas daha yüksek p<0,01 düzeyinde anlamlı farklılık bulunurken, diğer yas grupları arasında p>0,05 düzeyinde anlamlı farklılığa rastlanmamıştır.

Denge puanı parametresinde 11 yas ile 13 yasları arasında 11 yas daha yüksek p<0,01 düzeyinde, anlamlı farklık bulunurken, diğer yas grupları arasında p>0,05 düzeyinde anlamlı farklığa rastlanmamıştır.

            Taekwondocu deneklerimizin esneklik değerlerinin aritmetik ortalaması 25±4,45 cm ve Taekwondocu olmayan deneklerin esneklik değerlerinin aritmetik 20±3,40 olarak bulunmuştur. Esneklik değerlerine bakıldığında Taekwondocu denekler ile Taekwondocu olmayan denekler arasında P 001 istatistik!  Olarak önem seviyesine göre anlamlı bir fark saptanmıştır. (P<0.05)

            Maksimal Eklem Genişliğinde Hareket Süratinde Devamlılık: Özellikle müsabaka esnasında puan olarak geriye düşüldüğü zaman aradaki farkı kapatmak ve devamlılığı sağlamak açısından maksimal kalça eklemi genişliğinde hareket süratinde devamlılık önemlidir. Bu ölçümde ulusal sporcularda ortalama 54,87 adet, bölgesel sporcularda ortalama, 28,25 adet. Bulunmuş olup elit sporcular ile normal sporcular arasında bariz bir şekilde fark görülmektedir. Taekwondo sporunda esnekliğin büyük bir önemi vardır. Böylelikle sporcular üst seviye teknikleri iyi yapabilmekte ve puan olarak geriye düştüklerinde üst seviye teknikleri atarak aradaki farkı, üst seviye tekniğin puanı 2 ve üzeri olduğu için rahat bir şekilde kapatabilmektedirler. Testler sonucunda gördüğümüz gibi ulusal sporcular esneklik çalışmalarına büyük önem verdikleri görülmüştür. Ramazanoğlu, maksimal eklem genişliğinde hareket süratinde devamlılık ölçümü sonrası elit sporcularda,35.14,normal sporcularda, 23.92 adet bulunmuştur(Ramazanoğlu, 1989, s.46-48).

KAYNAKLAR:

1.      Afyon YA, Yaman R, Saygın Ö (1999)  Bayan Sporcularda Statik ve Dinamik Gerdirme Egzersizlerinin  Esnekliklerine Etkisi, MÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu  Dinamik Spor Bilimleri Dergisi , 1 (1) , 37-44, İstanbul

2.      AHMET;A.. Esneklik Çalışmalarının Bilimsel Temelleri. Doğan Baskı, syf 32 Trabzon,

3.      Akandere M  (1999)  17-22  Yaş Grubu Kız Sporcuların Esnekliklerinin Geliştirilmesinde  Statik ve Dinamik Gerdirme Egzersizlerin Etkisi , SÜ Beden  Eğitimi ve  Spor  Dergisi, 1 (1), 10-15, Konya

4.      Baltacı G (2001)  Krampların Önlenmesinde Esnekliğin Rolü, Türkiye Üniversite Sporları Dergisi, 1, 8-9, Ankara

5.      Bompa TO (1998)  Antrenman Kuramı  ve Yöntemi  Bağırgan Yayınevi 36-41 402-405  444-451, Ankara

6.      Bulca Y  (2000)  Ritmik Cimnastikte Esnekliğin Geliştirilmesi, Cimnastik  Federasyonu Dergisi 1, 13-14, Ankara

7.      COŞKUNTÜRK; O.-YAMAN, M. Sportif Performansın Sınırları. Ankara, 1992.

8.      Devries H and Housh  T (1998)  Physiology  of  Exercises 498-503 Brown and Benchmark Publishers, Iowa

9.      Doğan AA ve Zorba E (1991)  Esnekliğin Geliştirilmesinde Kullanılan Farklı Esnetme Tekniklerinin Etkinliği , HA Eğitim Fakültesi Spor Bilimleri Dergisi, 2 (4), 41-48, Ankara

10.  DÜNDAR, U. Antrenman Teorisi. 3. baskı, Bağırgan yayımevi, Ankara, 1996

  1. GEN, C.H.H. Taekwondo. Frankfurt, 1976
  2. GAK,S.j. World Taekwondo Federation. Taekwondo. Seul, 1975
  3. GİL,K. Taekwondo.Nedernhausen, 1978
  4. KARAKAŞ, S. Sporcu Sağlığ.. Erciyes Üniversitesi Yayınları; Kayseri, 1989

15.  Kasap H  (1990) 7-11 Yaş Türkiye Elit Cimnastikcilerinde Esneklik Tespitinde Norm Geliştirme Araştırması, Spor Bilimleri 1. Ulusal Sempozyumu Bildiriler 434-441, Ankara

16.  Kim(1995), What İs Taekwondo ?. Wtf Taekwondo, No: 55, s. 11, Summer
Kuter ve ark (1990) Isınmanın Anaerobik Ölçümler Üzerine Etkisi, Spor  Bilimleri  1. Ulusal sempozyumu Bildirileri 484 487,  Ankara

17.  Kuvvetli B ve Müniroğlu S (1998)  Üç Farklı Ligde Mücadele Eden Profesyonel Futbol   Takımlarının 14-16 Yaş Grubu Futbolcularının Sürat, Kuvvet ve Esneklik Özelliklerinin İncelenmesi, Futbol Bilim ve Teknoloji Dergisi ,5 (3) 27-31, Ankara

18.  Mentügay S (1992)  Artistik Cimnastik , Marmara Üniversitesi Yayınları, Yayın no: 532 İstanbul

19.  Ramazanoğlu, (1989), Taekwondoda Motorik Özelliklerden Esnekliğin Performans Üzerindeki  Rolü. Yayınlanmamış Yük. Lisans Tezi, Marmara Üniv. Sağlık Bil. Enst 8, İstanbul, 1989.

20.  SEVİM, Y. Antrenman Bilgisi. Ankara, 1987.

21.  SEVİM, Y.Antrenman Bilgisi Ders Notları. Özkan Matbaacılık, Ankara, 1992.

22.  Tamer K (2000)  Sporda Fiziksel -Fizyolojik Performansın Ölçülmesi ve Değerlendirilmesi, 47-143, Bağırgan yayınevi , Ankara

23.  Yalçınkaya, (1987),  G.Z. : Taekwondo, Hilal Matbaacılık, 33, İstanbul, 1987

  1. Yalçınkaya, (1987),  G.Z. : Taekwondo, Hilal Matbaacılık,  33-34, İstanbul, 1987

25.  Yaman M ve Coşkuntürk OS (1992) Sportif Performansın Sınırları 61-63 , 69-71, Ankara

26.  ZORBA; E. Herkes İçin Spor ve Fiziksel Uygunluk. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Ankara, 1999


 

[1] Varol t. Malatya’da bulunan ulusal seviyedeki taekwondo Sporcuları ile bölgesel seviyedeki taekwondo Sporcularının fiziksel ve fizyolojik özelliklerinin incelenmesi Malatya 2005

[2] RAMAZANOĞLU, N. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul, 1989.

[3] Varol t. Malatya’da bulunan ulusal seviyedeki taekwondo Sporcuları ile bölgesel seviyedeki taekwondo Sporcularının fiziksel ve fizyolojik özelliklerinin incelenmesi Malatya 2005

[4] Varol t. Malatya’da bulunan ulusal seviyedeki taekwondo Sporcuları ile bölgesel seviyedeki taekwondo Sporcularının fiziksel ve fizyolojik özelliklerinin incelenmesi Malatya 2005

[5] TAŞKIRAN, C. Yüksek Lisans Tezi. Konya, 1992

[6] Nuray S., adolesan taekwondocuların fiziksel ve motor gelişmelerinin incelenmesi Kayseri 2009