21. YÜZ YILDA TÜRK SPORUNUN EKONOMİ BOYUTU

Araştırma:Mustafa Koç


Mustafa Koç
Denizli taekwondo İl Temsilcisi

21. yüz yılda dünyadaki çevre, sosyal, sağlık, eğitim, siyasi, dini  ve ekonomik gelişmelerin yanında aslında her gün iç içe yaşadığımız, ekonomimizi oldukça etkileyen fakat daha millet olarak bunun tam olarak farkına varamadığımız çok önemli bir alanda daha inanılmaz hızlı gelişmeler yaşanacak.

Bu alan SPOR alanıdır. Spordaki gelişmeler, tıpkı diğer alanlardaki gelişmeler gibi 21. yüzyılda bilgi ve iletişim teknolojilerinin de etkisi ile küreselleşecek ve diğer tüm sektörleri köklü bir şekilde etkileyecektir.

Tabii bu etkileşimin en önemli boyutu ekonomi alanında görülecektir.

Büyük ekonomik kazanç fırsatı sunacak olan SPOR sektörü ülkelerin ve girişimcilerin gelişim ve tanıtım stratejilerinde, yapısında ve yönetiminde çok köklü değişiklikler yapmalarını zorlayacaktır; Bu değişikliklerin neler olabileceği ve ülkemizin ve spor sektörünü seçecek olan girişimcilerin uygulamaları gereken stratejilerini ve çalışmalarını aşağıda açıklayacağımız  önemli gelişmeler doğrultusunda  değerlendirmeleri gerekmektedir.

Bu değerlendirmeleri yaparken her stratejik planlamada olduğu gibi gerçek verilerden hareket etmek zorundayız. Bu verilere bakarak gelecekte neler olabileceğini tahmin etmeye çalıştığımızda çok net görüntüler elde edememekteyiz. Somut bir örnek vermek gerekirse; 2008 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun % 50’ si 28 yaşın altındadır, yani nüfusun tam yarısı gençtir ve bu genç nüfusa nasıl ve hangi projelerle sağlıklı ve refah düzeyi yüksek bir gelecek sunacağımız belirgin olarak görülememektedir. Halbuki bu gençler bizden problemsiz bir gelecek beklemektedir. En önemli ve acilen çözülmesi gereken konu olarak işsizlik sorunu önümüzde durmaktadır. Burada işsizlik hakkındaki verileri gözden geçirmekte fayda var;

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM DURUMU- 2008

İş gücü göstergeleri –Kaynak-TÜİK

 

VERİLER

2006

2007

Kurumsal olmayan sivil nüfus

72.879

73.792

15 ve daha yukarı yaştaki nüfus

51.922

52.796

28 YAŞ ALTI NÜFUS ORANI

% 50

% 50

İşgücü

25.148

25.208

İstihdam

22.805

22.750

İşsiz

2.344

2.458

İşgücüne katılma oranı (%)

48.4

47.7

İstihdam oranı (%)

43.9

43.1

İşsizlik oranı (%)

9.3

9.7

Tarım dışı işsizlik oranı (%)

11.9

12.3

Genç nüfusta işsizlik oranı(1)(%)

18.8

19.8

Eksik istihdam oranı (%)

3.2

2.8

Genç nüfusta eksik istihdam oranı(1)(%)

3.9

3.1

İşgücüne dahil olmayanlar

26.774

27.588

Esnaf, Serbest Meslek,İş Adamı (yaklaşık)

 

5.000


AÇIKLAMA: (1) 15-24 yaş grubu.

Bu verilere göre Türkiye genelinde işsizlik oranının yüzde 9.7'ye çıktığını, İşsiz sayısının 2 milyon 458 bine yükseldiğini görüyoruz. Gençlerdeki işsizlik oranı da yüzde 19.8'e ulaşmış durumda.

Devletin anayasal görevlerinden en önemlisi vatandaşlarına asgari geçimlerini sağlayacak iş sunmaktır.
Peki bu işsizler ordusunu nasıl harekete geçirecek ve topluma fayda sağlayan insanlar haline getireceğiz. Bu Sorumlu bireylerin ve yöneticilerin eğilmesi gereken en önemli konusu olarak önümüze çıkıyor.

Kanaatimizce genç, dinamik, eğitimli ve zeki Türk gençleri 21. Yüzyılda sporu bilinçli bir şekilde yaparlar ve fırsatları değerlendirebilirler ise önemli ekonomik faydalar kazanabilir ve Türkiye’ nin başarısına katkıda bulunabilirler. Bu alternatif bir seçenek olarak elimizdeki değerlendirilmesi gereken bir yol olarak önümüzde duruyor.

Bunun için gerekli olan şey, sadece gençlerimizi spor projelerine odaklamak, onları spordan ekonomik fayda sağlayacaklarına ikna etmek ve girişimci olarak yetişmelerine öncülük etmektir.

Yurtdışında sporun ekonomik boyutunu doğru algılayan ülkeler spor eğitimine önem vermeye başlamış ve Afrika’ nın bile bir çok ülkesi sporu bir kazanç ve ihracat kapısı olarak görmeye başlamıştır. Afrika’lı bir çok koşucu atlet her yıl koşularda milyonlar kazanmaktadır. Bu yıl  Münih maratonu ödülü

50.000.- € ve bir BMW marka araba idi.

Bugün dünyada farklı ülkelerde 5 bin’ in üzerinde Brezilya’ futbolcu profesyonel olarak çalışmakta önemli paralar kazanmaktadır. Yani Brezilya Sporcu ihracatı yapmaktadır. Avrupa’ nın bir çok kulübünde dünyanın farklı ülkelerinden sporcular güreşten tenise, yüzmeden okçuluğa kadar, yani her branşta çalışmaktadır. Biz ise sporcu ithal etmekteyiz.

Tüm bunlardan hareketle sporu ekonominin yeni sektörlerinden biri olarak ele almalı ve Türkiye’ nin bu fırsatı değerlendirmesi için çalışmalı ve  eğitimciler, ticaret odaları, federasyonlar ve diğer sivil toplum kuruluşlarını seferber etmeliyiz. Çünkü ekonomide en önemli kaynak olan insana yani çok değerli gençlere sahibiz.

Ekonomiyi ele aldığımızda bu güne kadar aklımıza ilk önce gelen ana sektörler olarak Gıda, Giyim, İnşaat, Hizmet, Turizm, Teknoloji, Bilişim, İletişim, Medya, Perakendecilik, Makine, imalat, Bilgi, Eğlence, Mobilya, Konut, Lokanta sektörlerini sayabiliriz.

Artık hizmet sektörünün bir alanı olarak sporu geleceğin en önemli sektörlerinden biri olarak ilan etmemizin zamanı gelmiştir.

GELECEKTE SPORLA İLGİLİ İŞ SAHALARI

Gıdadan hukuka, bilişimden güvenliğe kadar geleceğin en gözde meslekleri arasında spor ekonomisi, spor tıbbı, sporcu doktorluğu, sporcu psikoloğu, spor yöneticiliği, sporcu menajerliği, spor spikerliği, spor organizatörlüğü, boks müsabaka sunuculuğu ve profesyonel sporcu antrenörlüğü yer alacak. Bu mesleklerin popülaritesinin neden artacağını araştırdığımızda, sebep olarak, Türkiye nüfusunun oldukça genç bir ülke olduğunu söyleyebiliriz. 2008 yılı nüfus sayımına göre nüfusumuzun % 50’ si 28 yaşın altında.

2023 yılında da her üç kişiden birinin 22 yaş altında olacağı hesaplanıyor. Bugün ilköğrenim çağında olan çocuklar Cumhuriyet'in 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılında birer iş insanı olacaklar. Peki onları nasıl bir iş dünyası bekliyor? Biz onlara hangi işlere ve sektörlere hazırlarsak onlar onu yapacaklar. Bu da ülkenin refah düzeyini, dünyadaki sıralamasını ve rekabet edebilirliğini belirliyor. Bu geleceğimizi şu andan itibaren planlamamız gerektiği anlamına geliyor.

 

Gelişen ve dönüşen Türkiye ekonomisi, iş yapma süreçlerini de değiştiriyor. Teknoloji kullanımının artması, tüketici alışkanlıklarının daha bir rafine hale gelmesiyle birlikte geçmişte pek yüz verilmeyen spor sektöründe  yetişmiş insana büyük ihtiyaç duyulacak.

 

Her şeyden önce çoğu iyi eğitimli, yetkin ve geliştirilebilir yetenekleri olan her biri beyefendi ve hanımefendi sporcu gençleri bugünden farklı bir spor sektörünün beklediğini söylemek doğru olur.

Bugün olduğu gibi gelecekte de bazı meslek ve pozisyonların gözde olması bekleniyor. Fakat bunların yanında, gelecekte ön plana çıkacak olan spor sektörü, gözde mesleklerin hangileri olacağının bir göstergesi.

Dolayısıyla gelecekte sporcular için gıda ve beslenme mühendisliği, diyetisyenlik mesleğinin ön plana çıkacağını söylemek hiç de zor değil.

 

Uzmanlar özellikle spor  sektöründe yöneticilere gelecekte ihtiyacın artacağını vurguluyor.

 

Avrupa Birliği'ne entegrasyon süreciyle birlikte, birçok klüp kamp ve turnuva için Türkiye’yi tercih edecek. Türkiye Avrupa'ya göre maliyet avantajına sahip. Ülkemizde Genç, dinamik spor yapmaya yatkın, hareketli fakat spor yaptırmadığız  bir nesil var. Bunları doğru yetiştirirsek, gelen takımlara  hazırlanmak için uygun ortam sunulabilir. Bu yüzden Avrupalı spor  şirketleri (klüpler)  Türkiye'yi tercih ediyorlar. Bu alanda  yetişmiş, yabancı dil bilen insan kaynakları açığını bir an önce kapatmalıyız.

Yabancı dil bilen bilinçli sporcularımız yönetim tecrübesi de kazanınca uluslarası federasyonlara girme ve ülkemizi tanıtma faaliyetlerine katkıda bulunabilir. Bunlar uzun vadede ülkeye büyük ekonomik faydalar sağlayacaktır. Bugün Şenez Erzik Dünya Futbol Federasyonu As başkanı olabildiyse bu başarıyı, boksta, güreşte, okçulukta, atıcılıkta, yüzme de,  Taekwondo’ da  yakalayabiliriz.

Ayrıca takımlarımızın Avrupa ve dünya şirketlerinden forma sponsoru olarak reklam alabilmeleri için devlet olarak tanıtımlarımızda spora yer vermeliyiz.

Şöyle ki İngiliz takımı Mancester United ve Alman takımı Bayern Münih 1 yıllığına 20 Milyon Avro alarak formalarında reklam yapıyor. Almanya liginde en alltaki takım Energie Cottbus bile 1 yıllığına 1,6 Milyon Avroya forma reklamı yapıyor. Schalke rus Gaz prom şirketinin reklamını 12 Milyon Avro’ ya yapmak üzere anlaştı. Bu ayda 1 Milyon Avro demek.

Toplamda Almanya veya İngiltere’ de 1. ve 2. Liglerin toplam forma geliri 2008 rakamları ile yıllık 400 Milyon Avroyu aşmış durumda.

Peki nereden başlayacağız. Eğitim kurumları ve okullarımız özellikle olimpiyatlarda oynanan spor dallarını tanıtmalı ve yetenekli öğrencileri yönlendirmelidir. Çünkü gelecek vaad eden ve geçerli dallar olimpiyatlara katılmaktadır. Olimpiyatlarda en iyiler yarışmakta ve ülkelerin gelişmişlik seviyelerine, insan ve yaşam kalitesine ışık tutmaktadır. Ayrıca başarılı ülkelerdeki açık rekabet ve uzlaşma kültürünün geldiği durum hakkında bilgi vermektedir.  Günümüzde milletler mücadelesinin önemli bir bölümü spor müsabakaları vasıtasıyla yapılmaktadır.

Olimpik Spor Dalları

 

 

Nr.

Yaz Sporları

Nr.

Kış Sporları

1

Su Sporu - Yüzme

1

Biatlon

2

Su Sporu - dalma

2

Bobsleigh

3

Su Sporu - senkronize yüzme

3

Curling

4

Su Sporu - sutopu

4

Buz Hokeyi

5

Okçuluk

5

Luge

6

Atletizm  Koşular, Gülle, Cirit, Atlama v.b.

6

Paten

7

Badminton

7

Kayak

8

Beyzbol

 

 

9

Boks

 

 

10

Kano

 

 

11

Bisiklet

 

 

12

Binicilik

 

 

13

Eskrim

 

 

14

Futbol

 

 

15

Cimnastik

 

 

16

Hentbol

 

 

17

Hokey

 

 

18

Judo

 

 

19

Modern Pentatlon

 

 

20

Kürek

 

 

21

Yelken

 

 

22

Atıcılık

 

 

23

Softball

 

 

24

Masa Tenisi

 

 

25

Taekwondo

 

 

26

Tenis

 

 

27

Triatlon

 

 

28

Voleybol

 

 

29

Halter

 

 

30

Güreş

 

 


Yusuf Emre KOÇ

 

SİVİL TOPLUM VE SPOR

Gelecekte Sivil Toplum Kuruluşlarının toplumda önemli bir yer tutacağını hepimiz biliyoruz.

Spor kulüpleri ise en büyük sivil toplum kuruluşlarıdır.

Sivil toplum kuruluşları arasında en fazla kaynak kulüp derneklerine yatırılmaktadır. Takım sporlarında yakalanan başarı konseptleri ferdi spor dallarında da uygulanmalıdır.

 

Bugün spor kulüpleri kendi Markalarını taşıyan ürünleri pazarlayarak, ticari işletmeler kurarak, hisselerinin borsada işlem yapmasını sağlayarak, kendilerine yeni kaynaklarda yaratmaktadırlar. Dolayısıyla, işletmedeki süreklilik için  kendilerine sağlanan kaynakları etkin kullanmak ve hesabını vermek zorunluluğu altındadırlar.

 

Sporu toplumu ilgilendiren sosyo-ekonomik  bir olgu olarak ele aldığımızda

toplumsal ilişki türlerinin tamamını kapsadığını görürüz;

Yani topluma dinamizm ve canlılık veren yarışma, (rekabet)

uyuşma ( uyarlanma, senkronize),

yardımlaşma (işbirliği, dayanışma),

diyalektik (karşıtlık),

hedefe odaklanma,

başarılı olma (öne çıkma) ve

çatışma duygu ve olgularını içerdiğini görebiliriz.

Rekabet, gelişimin kaynağıdır ve başarının alkışlandığı, değerlerin ölçülebildiği, fırsatların eşit olduğu dinamik ve açık bir toplumda daha yaygın ve yoğundur.

Spor ve yarışma birbirini çağrıştıran iki kelimedir.

Sporun özü yarışmadır.

Yapıldığı amaca göre sporda , ister sağlık için, ister boş zamanları değerlendirmek için, isterse performans sergilemek için olsun içinde hep yarışma vardır.

Spor yapan kişi yada gruplar kimi veya neyi aşmak için çalışır?

Sporcular;

rakipleriyle,

zamanla,

doğa koşullarıyla

veya en azından kendileriyle yarışırlar.

Sporda yarışmalar yasal olarak organize edilir.

 

Sporcular rekabet içinde olduklarını gizlemeye gerek duymazlar.

Önceden belirlenmiş geçerli ve kabul görmüş kurallara uygun olarak ve eşit koşullarda çalışarak aynı hedeflere ulaşmaya çalışırlar.

 

Şampiyon olmak, ödül kazanmak, şöhrete ulaşmak, milli takıma seçilmek, rekor kırmak, dünyanın en iyisi olmak, olimpiyatlarda bir ülkeyi ve bayrağı temsil etmek duruma göre bu hedeflerden biri olabilir.

 

Spor sektörü yukarıda da açıkladığımız gibi, günümüzde oldukça büyümüş ve kazançlı bir hale gelmiştir.

Spor sektörü büyüdükçe aşırılıklar da artmıştır.

Her ne pahasına olursa olsun kazanmak için sporcuların doping  maddeleri kullanması, seyircilerin rakip takıma hakaret etmesi, rakip seyirciler ile kavga etmesi, takımların şike yapması bu taşkınlıklara örnek gösterilebilir.

Dünyada bunun önünü alabilmek için spor hukuku geliştirilmekte, yasalar spor organizasyonlarını kapsamaya başlamaktadır.

Devletler hem sporcuları, hem de spor kuruluşlarını ilgilendiren çeşitli tedbirler almaktadır. Önleyici yasal yaklaşımların spora olan ilginin devamı için gerekli olduğu açıktır.

Sporun etik ve etkin bir şekilde toplum içerisinde yaygınlaşması için medya ve yaygın iletişim kanallarına da önemli görevler düşmektedir.

Medya toplumda spora ilginin sürdürülmesi ve artırılması için önemli bir rol oynarken aynı zamanda şiddetin önlenmesi, spor ruhunun yayılmasında da anahtar durumundadır. İleride spor konusunda uzmanlaşmış, sadece belirli spor dallarının yayınlarını yapan TV-Kanallarının sayısı artacaktır. Medyanın sorumluluklarının da tartışılması rolünün belirlenmesi gerekmektedir.

 

Medya sporun yaygınlaşması için her spor dalına eşit yayın ve tanıtım  fırsatı sunmalıdır.

Sporda medyadan kazanılan gelirlerde çok önemli ekonomik boyutlara ulaşmıştır.

Fenerbahçe Sportif Hizmetler Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin 2007 yılında

16,1 milyon YTL yayın geliri elde ettiği bildirildi.
Fenerbahçe Sportif'ten Türkiye Turkcell Süper Ligi yayın gelirleri ile ilgili Borsa'ya gönderilen açıklamada, 1 Haziran 2007-29 Şubat 2008 döneminde kesilen KDV'siz fatura tutarının 16 milyon 397 bin 239.- YTL, tahsil edilen KDV'siz tutarın ise 16 milyon 150 bin 810,46 YTL olduğu kaydedildi.

Spordaki kazançlar önemli boyutlara ulaşınca sporda etik kaybolmaya

başlamıştır.

Bu konuyla ilgili verilere bir bakalım;

- ABD ve Kanada spordan 2000 yılında tahminen 160 milyar dolar kazanmışlardır.

- Bu rakamın  2008 yılında tahminen 300 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor

-Yunanistan 2004 olimpiyatlarından net 8 milyar dolar net kazanç elde etmiştir.

Kazandığı tesisler, öğrenci yurtları ve salonlar, yenilen içilen ve yapılan alışverişler de cabası.

Bu tesislerde yetişen sporcular 2004 yılından bu yana başarıdan başarıya koşuyor. Yunan Milli takımı 2006 Avrupa Futbol şampiyonu oldu. Basketbol ve diğer bireysel sporlarda da başarıyı yakaladılar ve sürdürüyorlar.

 

- Yine  2007 yılında  dünyada spor amaçlı reklamların büyüklüğünün 500 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir.

- Günümüzde Avrupa futbol sektörünün yıllık getirisi 13 milyar USD’dir.

 

Konu para olunca “ Ne olursa, nasıl olursa olsun kazan” zihniyeti sporun içine yerleşmeye başlamış buna da “ sporda profesyonelleşme “ denilmiştir.

Bu düşünce çok önemli sonuçlara yol açmıştır:

 

- Bir çok ünlü 100 metre koşucusu rekor kırmak için, şöhret olmak için, para kazanmak için doping kullanmış ve bazı yarışmalar, rekorlar iptal edilmiştir.

Türk sporcularından Süreyya Ayhan ve haltercilerimiz doping kullanmışlardır.

Bu konuda sporcularımızın bilinçlendirilmesi ve sürekli eğitilmesi gerekir.

 

- Şiddet olayları nedeniyle futbol maçlarında her yıl yüzlerce kişi yaralanmakta hatta ölmektedir.

- Şike yaptıkları nedeniyle İtalya’da Juventus dahil bir çok klüp küme düşürülmüş en son 2005 yılında bazı futbol takımlarının maçlarında hakemleri kendilerinin belirlediği tesbit edilerek küme düşürülmüştür.

2008 yılını altın ve para yılı haline getirecek olan 2008 olimpiyatlarından sonra spor dünyaya damgasını vuracak. Çin Pekinde yapılacak  olimpiyatlara çok iyi hazırlandı.

Böyle bir hazırlık en az 5 yıl sürüyor. 5 yıl boyunca altyapıdan, tesislere, apartmanlardan lokantalara kadar bir çok iş yapılıyor. En az bir şehir, hatta bir bölge kalkınıyor. 5-6 Milyar dolar para harcanıyor. Paranın nereye gideceği belli olduğu için uluslar arası kuruluşlar bunu finanse ediyor. 6. yıldan sonra para geri ödeniyor. Böyle bir organizasyon ülkenin çehresini değiştiriyor.

Aklınıza gelebilecek her konuda gelişme sağlanıyor; İnşaat, Mobilya, boya, badana, bahçecilik, çiçekçilik, inşaat malzemeleri, temizlik malzemeleri, hamamlar, saunalar, temizlik işleri, taksicilik, dolmuşçuluk, toplu taşımacılık, yiyecek içecek yerleri, bakkal, market, hediyelik eşya, taşımacılık, lokanta, cafe, konaklama hizmetleri, sanat dallarında hizmetler, fotoğrafçılık, tanıtım hizmetleri, matbaacılık, basın yayın, elektrik, su tesisat işleri, tekstil, üniforma imalatı, ayakkabı, elbise temizleme, tercüme ve hizmet sektörü inanılmayacak derecede ilerliyor ve sistemli çalışmaya başlıyor. Şirketler uluslarası tecrübe kazanarak hasılatlarını büyütüyor. O bölgede bir sektör oluşuyor. Çalışanlar kendini geliştirme fırsatı yakalıyor.

Alış veriş merkezleri ve kalıcı eğlence merkezleri geliyor.

Bölgedeki ev ve arsa fiyatlarının ekonomik değeri artıyor.  

Çin bu hazırlıklarının sonucunu ekonomik ve sosyal yaşam açısından kat kat fazlasıyla alacak ve kar edecek. Yani bu iş karlı bir iş.

Bundan önceki dönemlerde spor bir çok ülke tarafından önemsenmemişti. Fakat küreselleşmenin getirdiği fırsatlar sonucunda sporun ekonomik açıdan kabul gören bir sektör olarak kalıcı ve ülke ekonomilerini etkileyen bir duruma geleceği aşikar. Bu etkinliğe iyi hazırlanan ülkeler de bu kazanç pastasından paylarını alacaklar.

Olimpiyatlarda başarıyı yakalayan sporcular uluslar arası reklam, pazarlama ve hatta lobi şirketlerinin gözdesi olacak. Her firma en başarılı sporcular ile sözleşme yaparak kendi bünyesine katmak isteyecek. Sporcular saatten, uçak firmasına, gıdadan bilgisayar firmasına kadar reklam filminde ve kataloglarda yer alacak ve satış rakamlarını ateşleyecek. Türk sporcuları da örneğin geleceğin sektörü organik ürünlerin reklamı için devreye sokulabilir.

Türk Taekwondocu’ lar da Türkiye’ nin iddialı olduğu doğal ürünlerin reklamı  için uygun olabilir.


Refik Erdem KOÇ – Yusuf Emre KOÇ

 

Bu açıdan bakıldığında sporun iş dünyasını ne kadar etkilediği ve sporun kendisinin aslında bir iş olduğunu görüyoruz. Fakat bu işi nasıl Türkiye adına faydaya dönüştürebiliriz. Bu konuda bir vizyonumuz, bir ulusal konseptimiz yok.

Dünya’ ya baktığımızda bu işlerin çoktan beri yapılageldiğini görüyoruz.

Franz Beckenbauer çorba reklamı, Michael Schumacher benzinlik reklamı yapıyordu. David Beckhamın yapmadığı reklam yok. Neden, çünkü bu insanlar spordan para kazanmayı öğrenmişlerdi ve profesyonellik bilincine sahiptiler. Neden bu işi de yapmasınlar.

Başarılı sporcular her başarılı insan gibi genç ve ünlü iken ellerindeki fırsatı değerlendirmeli ve çok para  kazanabilmelidir.

Sporcuların ekonomiye kazandırılmaları ve reklamlarda konu olmaları diğer şans eseri  ünlü olmuş ve vücutlarını pazarlamaktan başka bir birikimleri olmayan kişilerden daha önemli ve etkilidir.

Bu kişilere verilen paralar boşadır. Sporculara verilecek ücretler gerçek emeğin bedelidir.

Bu en iyilerin katıldığı olimpiyatların amatörlük ruhuna aykırı gibi düşünülebilir. Fakat sporcunun da kişilik olarak buna hazırlanması gerekir. Spor sayesinde para kazanan kişi amatör değildir ve profesyonel davranmayı öğrenmelidir.

Ülkemizde spor yapan ve ekonomiye katkı yapan sporcunun hakkı verilmelidir. En başarılı sporcuların bile aldıkları primler masraflarını karşılamamaktadır.

Her başarılı insan gibi başarılı sporcu da kolay yetişmemektedir.

Vatandaş sporcudan başarı ve madalya beklemektedir. Uluslarası müsabakalara katılan sporcuları seyrederken onlardan neler talep ettiğimizi bir düşünün.  Bu disiplinli ve düzenli çalışmakla olur. Zaman ve para harcayarak olur. Bu arada sporcunun kendi mesleği ve eğitimi bundan etkilenmektedir. Diğer milletler ile yarıştan kopmamak ve küresel rekabette her alanda başarılı olmak için sporu bir sektör olarak kabul etmeli ve sporcuyu desteklemeliyiz.

Çünkü her gün antrenman yapmak zorunda olan sporcu işyerinde fazla para kazanamaz. En azından hayata daha geç başlayacaktır. Bunun yanında reklam veren firmalar sporculardan rekor veya uluslararası başarı beklemektedir. Bu da parasını kaybetmek istemeyen sporcuyu strese sokabilir. O yüzden destek devam etmelidir.

Ünlü sporcular günümüzde reklam yaparak çok para kazanabilir. Fakat bununla beraber spor kariyerleri uzun sürmez. Bunun için sporu bir meslek veya girişim olarak yapanlar parayı geleceklerine yatırarak ondan para kazanmaya bakmalıdır.  Aynı şey televizyon insanları için de geçerlidir. Çünkü belki yarın onlarda televizyona çıkamayacak ve kaybolup gideceklerdir. Birçok kulüp ve spor salonu reklamsız ve desteksiz yaşayamaz.

Birçok insan için gelecekte spor bir yaşam tarzı olacak. Fakat birçokları da spordan para kazanmak isteyecektir. Çünkü insanın sevdiği işi yapması anlayışı gelecekte daha da yaygınlaşacaktır.

Sadece bunlar değil uluslararası spor turnuvaları turizm paketleri halinde sunularak insanların turizm tesislerinde streslerini atıp yarışları izlemeleri sağlanabilir.

Örneğin bir Taekwondo turnuvası 1 hafta sürüyor. Avrupa’ nın bir çok ülkesinden Almanya, Fransa, İngiltere vb. ülkelerden uçakla gelen sporcu ve seyirciler bir otel tesisinde 1 hafta her şey dahil kalırsa bu yeni bir anlayıştır ve her yıl geleneksel hale gelerek kazanç kapısı olur.

Aynı şey, bisiklet, maraton ve diğer takım sporları için de geçerlidir. Formula 1 Türkiye’ ye geldikten sonra Türkiye’ nin otomobil ihracatı neredeyse 10 kat arttı. Bu gelişmeler doğru takip edilmelidir.

Devlet bu ihtiyaçları karşılayacak önlemleri şimdiden almalıdır.

Ödül yönetmeliği tüm sporları, minik ve bayan sporcuları da kapsayacak şekilde uygulanmalıdır.

16 Haziran 2004 tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Sponsorluk yasası bireysel sporcuları da kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmalı ve uygulanabilir hale getirilmelidir.

Onaylanan yasaya göre, ulusal veya uluslararası spor hizmet ve faaliyetlerini (organizasyonları) desteklemek amacıyla gerçek ve tüzel kişiler, Genel Müdürlüğün yıllık faaliyet programında yer alan ulusal ve uluslararası gençlik ve spor organizasyonları, sporcuların transfer bedelleri hariç olmak üzere, spor kulüpleri ile federasyonların yıllık programlarında bulunan sporun yaygınlaştırılması ve sporcuların desteklenmesine yönelik resmi sportif faaliyetleri için sponsorluk yapabilecekler. Ferdi veya takım sporcuları ile gençlik ve spor kulüpleri, ulusal veya uluslararası sportif faaliyetlerde, genel müdürlüğün belirleyeceği esaslar dahilinde reklam alabilecekler. Yasaya göre, sponsorluk kapsamında yapılan ayni ve nakdi harcamaların amatör sporlarda tamamı, profesyonel spor dallarında ise yüzde 50'si Gelir ve Kurumlar Vergisi Yasası'na göre gider sayılacak.

Yapılması gerekenler;

1-  Spor tesisleri spor yapmak isteyenler için kullanıma açık hale getirilmelidir

2-  Tüm klüpler ve sporcular spor salonlarından faydalanmalıdır.

3-  Bir çok spor akademisi mezunu gencimiz girişimci olarak yetiştirilmelidir. Özgüveni oldukça yüksek olan bu gençler ilçelere ve hatta beldelere giderek spor salonları ve klüp yöneticisi ve antrenörü olarak çalışacak şekilde yetiştirilmelidir.

4-    Üniversiteler kulüpler ile AR-GE çalışmaları yapıp unutulmaya başlayan Türk sporlarını araştırıp canlandırmalı, turnuvalar düzenlenmeli, dünyaya Türk oyunu olarak yayılmasını sağlamalıdır. Örneğin 9 taş, hatta çelik çomak kuralları revize edilerek evrenselleştirilmelidir.

5-  Spor teşvik edilmelidir. Spor tesisi kuracak kuruluşlar teşvik almalı, tesisler KDV’ den muaf olmalı, en az ilk 3 yıl kira alınmamalı, Gelir vergisi ödenmemelidir.

6- Spor tesisleri için düşük faizli teşvik kredileri sunulmalıdır.

7-  Sporcular için dış ülkelere turnuva ziyaretlerinin masrafları % 50 oranında karşılanmalıdır. Böylece sporcuların yurt dışı tecrübesi kazanmaları sağlanmalıdır. Bu sayede Türk sporcuları yurtdışındaki şirketler tarafından tanınır ve önemli firmalar Türk sporcularının sponsorluğunu üstlenir. Örneğin Amerikalı Taekwondocu Steven Lopez dünya şampiyonu olduktan sonra Mercedes, Nike ve Mc Donalds bu sporcuya sponsor olmuş ve reklam yaptırmışlardır. Türk devleti kendi sporcularını tanıtımlarda kullanarak ön plana taşımalıdır.

8-  Sporculara teşvik kredileri verilmeli ve uzun vadede geri ödenmelidir.

9-  Başarılı milli sporcular ÖSS ve SBS sınavlarında artı puan alarak fen ve Anadolu liselerine girmeleri sağlanmalı ve üniversitelerde farklı branşlarda da eğitim alarak spora bir mühendis, bir doktor, bir avukat, bir işletmeci gözü ile de bakabilmeli, böylece yeni sinerjiler kazanılması sağlanmalıdır.

10- Okullarda spor kolları göstermelik değil proje odaklı ve girişimci sporcu geliştirecek kollar olarak çalıştırılmalıdır.

11- Her branşın profesyonel ligi olmalıdır.

12- Özellikle önemli şehirlerimizde  profesyonel boks, güreş, kick boks, Taekwondo gibi dallarda uluslararası gösterilerinin yapılabileceği, televizyon yayınlarının yapılabileceği  büyük salonlar yapılmalıdır.

13- Sporcu gelişim Vakıflarının kurulması teşvik edilmeli ve sporcular bu vakıflar kanalıyla aylık alarak desteklenmelidir.

14- Sponsorluk yasası her kesin kabul edeceği, uygulayabileceği ve yararlanabileceği şekilde olmalı, yaygınlaştırılmalı ve masrafların tamamı  gider olarak gösterilebilmelidir.

Mustafa KOÇ

Taekwondo Denizli İl Temsilcisi

www.pratikyonetim.azbuz.com

04.04.2008