Dengeli
Beslenme Nedir? Dengeli beslenme programımızın ne olduğunu
söylemeden önce ne olmadığını söyleyelim isterseniz. Bu program protein, yağ ve
karbonhidrat oranları yüksek ya da düşük bir beslenme tarzı değil. Beslenmenizde
yapacağımız değişiklikler bir denge sağlamaya yönelik olacak. Denge derken, bu
kelimeyle, özel anlamda, hormonal bir dengeyi, daha da özel konuşursak aslında
insülin dengesini ifade etmek istiyoruz
Dengeli beslenme programımızın ne olduğunu söylemeden önce ne
olmadığını söyleyelim isterseniz. Bu program protein, yağ ve karbonhidrat oranları
yüksek ya da düşük bir beslenme tarzı değil. Beslenmenizde yapacağımız
değişiklikler bir denge sağlamaya yönelik olacak. Denge derken, bu kelimeyle, özel
anlamda, hormonal bir dengeyi, daha da özel konuşursak aslında insülin dengesini ifade
etmek istiyoruz. İnsülin vücudumuza alınan besinlere yanıt olarak salgılanan bir
hormodur. Yediklerimiz az yada çok insülin salınmasına neden olur. Bu açıdan
bakıldığında, yedikleriniz sizin en iyi dostunuz yada en kötü düşmanınız
olabilirler. Yedikrenizi iyi seçersiniz aşırı insülin salgısı yapılmamış olur.
İnsülini salgısın aşırı artıran besinler alırsanız hiçbir diyet size yardım
edemez. Eğer insülin düzeylerimiz çok yüksek ise vücudumuzda depolanmış yağları
hiç bir zaman enerjiye çeviremeyiz. İnsülin düzeyi çok düşükse hücrelerimiz
açlıktan ölür. Dikkat etmemiz gereken şey, yediklerimizin vücudun 40 milyon yıldır
süregelen hormonal kurallarını bozmamasıdır. Çünkü hayatımızın dengesi buna
bağlıdır. Vücudumuzaki karmaşık sistemleri yöneten hormonlar, sağlığımızın da
anahtarıdır. Onlar en iyi işlediklerinde vücudumuz ideal dengesini korur ve optimal
performans sağlar. Yediklerimize hormon gözlüğüyle bakmak demek, her yemeğin gerçek
gücünü hesap etmek, aynen belirli bir dozda ilaç alır gibi yemek yemektir. Bir
yemeğin gücünü onun vücuda alındığında insülin üretimini uyarma potansiyeli
olarak düşünebiliriz. Bu bakımdan hormonal düşünce tarzı, kalorik düşünce
tarzından çok farklıdır. Kalorik düşünce tarzı "eğer yağ almazsanız,
yağlanmazsınız" cümlesiyle özetlenebilir ve birçok yanlış diyet rejiminin
temelini oluşturur. Bu yaklaşmı 15 yıldır birçok diyetin başarısız kalmasından
sorumludur aynı zamanda. Oysa dikkat etmemiz gereken nokta besinlerin kalorisi değil,
insülini uyarma potansiyelidir. Yapılan diyetlerde yağın yerine karbonhidrat
konulması da gerçekten de ne kalp hastalığı riskini azaltmakta ne de kişilere kilo
verdirmektedir. Sonuç olara düşük yağlı ve yüksek karbonhidratlı diyetler bir işe
yaramamakta, yarar yerine zarar vermektedir. Öyleyse kişiyi şişmanlatan nedir? İşte
sorunun cevabı: insülin hormonu düzeylerinin yüksek olması. Peki ne yapmalıyız?
İnsülin salgısını aşırı uyaran besinleri yemekten kaçınmalıyız. Dolayısıyla
insülini belirli sınırlar içinde tutacak tarzda bir beslenme rejimi
uyguladığınızda kilo almayacak ve aldığınız kiloları rahatça vereceksiniz.
İnsülini kontrol altına almanızın başka yararları da olacak: ? Beynimiz daha iyi
çalışacak ? Performansımız artacak ? Görüntümüz düzelecek ? Kaliteli (ve uzun)
bir yaşam süreceğiz. Bunları kim istemez? Şimdi nasıl olacağını tek tek
açıklayalım: Beynimiz daha iyi çalışacak. Zihin açıklığını sürdürmemiz kan
şekeri düzeylerinin sabit kalmasına bağlıdır. Kan şekeri, beynimizin yakıtıdır
ve beyin çalışırken glukoz kullanır. Kan şekeri düştüğünde beyin fonksiyonları
bozulur ve düşünme yeteneğimiz kısıtlanır. Hipoglisemi (kan şekeri
düşüklüğü) olarak bilinen bu durum çoğunlukla hepizin başına gelir. Bol miktarda
makarna ya da hamur işi yediğimiz bir yemekten iki üç saat sonra üzerinize bir
ağırlık çöker, gözleriniz kapanır adeta bilinciniz bir sis örtüsüyle kaplanır.
Bu tablo, kan şekeri düşmesinin bir sonucudur. Kan şekerini kontrol eden nedir? Kan
şekerin kandaki insülin hormonu kontrol eder. İnsülin bir depolama hormonu olup
vücuda giren besinlerin gelecekte kullanılmak üzere uygun depo yerlerinde depolanması
için emir verir.Kanda fazla insülin olduğunda, kandaki glukoz depolanmak üzere
karaciğer ve kaslara gönderilir. Bu, beyin için kötü bir olaydır. Kan şekeri
düştüğünde açık seçik düşünme yeteneği azalır. Öte yandan kandaki insülini
belirli sınırlar içinde tutabilirsiniz (bunu uygun besinler yiyerk sağlayabilirsiniz).
Kan şekeri sabit kaldığında süreyle beyin fonksiyonları da yemeklerden sonra dört
beş saat zirvede kalır. Yüksek performans. Ortalama bir insanın vücudunda yağ olarak
100 bin kalori depolanmştır. Bütün sorun, günlük aktiviteler için bu muazzam enerji
deposuna nasıl erişileceğidir. Yağ depolarına ancak yüksek insülin düzeylerini
düşürerek erişebiliriz. Eğer insülin düzeyleriz yüksekse yağ depolarını
kesinlikle boşaltamazsınız. Fazla insülin kas hücrelerine oksijenin gitmesini de
azaltarak kaslarda yorgunluğa yol açan laktik asit oluşuman yol açar ve
performansınız düşer. Demek ki performansınızı yükseltmek istiyorsanız insülin
düzeylerini mutlaka düşürmeniz gerekir. Bunun da yolu insülin düzeylerini
yükseltmeyen besinler yemekten geçer. Daha iyi bir görünüm. Vücuttaki fazla
yağların yakılması, insülin düzeylerindeki düşmenin hoş bir yan etkisidir.
Vücuttaki ekstra yağları atmanın tek yolu, insülini düşürmektir. İnsülinin
vücuda giren besinleri yağ olarak depolanmasını söyleyen hormon olduğunu
hatırlayaım. İnsülini düşürmekle vücutta yağ depolanmayacağı gibi kilo verirken
kas kitleniz de azalmayacaktır. Yüzücülerin vücudunun güzel görunmesinin nedeni,
kas kitlelerinin normal olmasına karşın yağ kitlesinin azlığıdır. Bir
yüzücünün vücut ağırlığı maraton koşucusundan oldukça fazladır ama yağ
kitlesi onlardan çok daha düşüktür. Yağsız bir vücuda sahip olmak istiyorsanız
insülini azaltmak gerekir. Daha iyi (ve uzun) bir yaşam. İnsülin fazlalığı, kalp
hastalığıyla bağlantılı olan birinci sıradaki risk faktörüdür. İnsülin
fazlalığı bağışıklık sisteminin etkinliğini de azaltır. Daha iyi ve uzun bir
yaşam sürmek istiyorsanız ilk yapacağınız şey insülini kontrol altına almaktır.
|